Sucuoğlu Hükümetinin , geçen hafta hükümet programı Mecliste okundu . Bugün görüşülmesine geçilecek .
28 sayfadan oluşan hükümet programı , bugün Cumhuriyet Meclisinde görüşülecek .
Programa eleştiri CTP ve HP’den gelecek . Üç siyasal parti de hükümette olduğundan eleştiri sadece bu iki parti tarafından yapılacak .
28 sayfalık programda , nerede ise tüm çözüm bekleyen sorunlar yazılmış ve çözümleri de vaatlere bağlanmıştır .
Bugünkü yazımda halkı yakından ilgilendiren pahalılığa çare ve deva olacak olan ve hükümet programında yer alan Kooperatifçiliğe değinmek istiyorum .
Gerek yazılarımda gerekse TV programımda ve her platformda Kooperatifçiliği savundum ve savunmaya da devam edeceğim .
Programda birçok önemli başlığın olmasına rağmen , neden Kooperatifçiliği konu ettiğimi her halde sorgulamışsınızdır .
Bugün dünyamız 3 . Dünya savaşının eşiğine gelmişse . Dünyamızı saran ve dizginlenmesi mümkün olmayan “vahşi kapitalist sistem” sayesinde olmuştur . Bunu sermaye sınıfı , halkı aldatmak için “serbest piyasa ekonomisi” olarak da lanse etmektedir .
Bu sistem kendi içinde denetimi de getirmiştir .
Getirilen denetim ise , rekabet koşullarıdır .
Bu sistem içerisinde işlemedi . Çünkü rekabet beklenirken , dünyayı tekelcilik sardı . Sermaye sınıfı delimidir ki birbirleri ile rekabet etsin ve fiyatları düşürsün . Tekelleştiler ve kılıçları iki taraflı keser hale geldi .
Bu kılıcı küt hale getirecek olan yegane çare Kooperatifçiliktir . Çağdaş dünya koşullarına göre yeniden dizayn ederek , bu vahşiliğin önüne geçilmelidir .
Bizde , iki dünya savaşında ve İngiliz’in Türk halkına karşı sistemli bir şekilde uyguladığı ekonomik çökertme yıllarında . Ayrıca 11 yıllık baskıcı Rum ve Yunan mezalimi karşısında , oluşturulan kooperatif örgütleri ile ayakta kalmayı başarmış ve 74’e kadar bunu sürdürmüştük .
Gerek üretim , gerekse tüketim ve kalkınma kooperatifleri ve bankacıktaki atılımlarla , halkımız en az zararla o günleri atlatmıştır .
Geçici Türk Yönetimi , Federe Devlet ve sonunda da KKTC‘ni kurduk.
Zamanla halkımız kendi kurdukları kooperatiflerde yalnızlaştırılmış ve bağları koparılmıştır .
Tüketim , üretim , kalkınma kooperatiflerinin bazıları aile şirketine dönüştürüldükleri ve denetimsizlikten uzak icraatları sayesinde zamanla kapanmışlar . Bankacılık olarak faaliyet gösterenlerin bir çoğu ise yine gerekli denetim yapılmadığı için suistimallerle mahkemelik duruma gelmişlerdir .
Sn. Sucuoğlu ile ADA TV ‘de yaptığım programlarımdaki konuların ağırlığını , kooperatifçilik oluşturuyordu . Programda buna ağırlık verdiğini görmekten mutluluk duyduğumu da belirtmek istiyorum .
Programdan bir alıntı yaparak bu konuya açıklık getireyim :
…Kooperatiflerin daha etkin bir duruma gelmeleri için kamu adına denetimleri etkinleştirilerek artırılacak , ekonomik ve sosyal yaşama katkıları sağlanacaktır . Bu amaçla Kooperatif İşleri Dairesi daha etkin bir yapıya kavuşacaktır …
Bu yapı da ancak yasal düzenlemelerle oluşabilir .
Sn. Hükümet , Kooperatifçiliğin içine düştüğü durumları etkin denetim olmadığına bağlamıştır .
Teşhis çok doğru . Bu diğer denetime bağlı kurumlara da şamil edilerek , bunların etkinleştirilmesi de gündemde var mı ?
Burada bir muğlaklık var gibi .
Denetimlerin tarafsız ve siyasi erkten ari olmaları için tüm denetim mekanizmalarında denetim yapmakla ilgili personelin , bağımsız ve özerk olmaları ile mümkündür .
Mevcut durumda bunun olmaması nedeni ile birçok kooperatifimiz , bugünkü mevcut durum içerisindedir .
Denetim , bağımsız , özerk ve şeffaf olmalı ki , kooperatiflere tekrar güven duyulabilsin .
Sonra Yalçın Cemal yazmadı denmesin .