Dünyamızda , ilk uygulanan ekonomik sistem , Kapitalizmdir .
Sanayi devrimi ile birlikte , tüm dünyayı ahtapotun kolları gibi saran ve emek sömürüsü ile devleşen yapısı ile vahşiliğini , hiç hız kesmeden devam ettirmektedir .
Soğuk savaş döneminde , biraz dizginlense de , iki kutuplu dünyanın yıkılması ile şaha kalkarak , vahşiliğini dört nala sürdürmeye devam ettirmektedir .
Bu sistemin savunuculuğunu yapan ve bundan sermaye guruplarına büyük paylar kazandıran , başta Amerika ve Avrupa olmak üzere . Onlar da bu sistemden beklemedikleri şiddetli ekonomik darbeler karşısında , neye uğradıklarının , hala daha , psikolojik travması içindeler .
Amerika temerrüde düşmemek için , yasa çıkararak , devleti borçlandırma yolunu seçti .
Avrupa’da , AB’ içinde başı çekenlerden biri olan Fransa ise , bedeli çalışanlara ödetmek yönünü seçerek , emeklilik yaşını yükselterek . Çareyi , çalışanlarda bulma yönüne gitti .
Soğuk savaş döneminde kapitalist sistem ve Komünist sistem arasında bir orta yol olarak , Avrupalılar tarafından icat edilen , Sosyal Demokrasiyi ise , ara ki bulasın .
Daha SSCB’nin , dağılmaya yüz tutmasına yakın bir zamanda . Avrupa’da , Sosyal Demokrasi ile verilen sosyal hakların , fark ettirilmeden ortadan kalktığını yaşayarak gördük .
Buna örnek olarak , İngiltere’nin ilk kadın Başbakanını gösterebiliriz .
Sağlık servislerini , daha SSCB’ yıkılmadan paralı hale dönüştürdü . Ama
halktan aldığı vergileri azaltmadı , aksine artırdı .
Globalleşen dünyada , sisteme endekslenenlerin sayısı arttıkça , sömürü düzenlerinde aksamalarla karşılaşan eski kapitalist sistemler . Şimdilerde bir bocalama dönemine girmişlerdir .
Kapitalist dev , evlatlarını sarsalamaya başlamıştır .
Dünyada adı konulmasa bile , büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayız .
Şimdi dünya tek kutuplu ve tek bir ekonomik sistem tarafından , ahtapotun kolları gibi sarılmış durumda .
Bu durum hali , Anavatanı ve bizi de olumsuz bir şekilde etkilemektedir .
Bunun olumsuz ağırlığını ve baskısını , çalışanların sırtından hafifletmek için yapılması gereken .
Bu sisteme karşı , panzehir olarak karşısına çıkarılan ve halka dayanan , gerçek kooperatifçilikle , hızını ve etkisini kesmek mümkün olacaktır .
Kapitalizmin ana vatanı , İngiltere’dir .
Vahşiliği görüldükten sonra , karşısına devlet destekli kooperatifler çıkarılmış ve bir nebze sömürü düzenine karşı , halk sömürülmekten kurtarılmıştır .
Bunun örnekleri tüm dünyada var .
En kötü koşullu olan sömürge idaresinde ve 11 yıllık getto döneminde , Kıbrıs Türk halkını ayakta tutan , halka dayalı kooperatifçilik olmuştu .
Kooperatifçiliği , hem sütunumda , hem de Tv programımda işliyorum ve işlemeye devam edeceğim .
Gerek enflasyon ve gerekse dövizin tırmanışı karşısında , tek çıkar yol , ancak ve ancak kooperatifleşmedir .
Bu konuda devleti yönetenlere .
Sendikalara .
Sivil toplum örgütlerine . Büyük görevler düşmektedir .
Kooperatifçiliğe geçilmezse , pahalılaşan hayatı durdurmak , artan fiyatları yakalamak için , inanın hiç kimsenin ömrü yetmez .
Memleket , coğrafya olarak çok küçük . Bu da kooperatifçiliğin her yere kök salmasının en büyük avantajı olabilir .
Ara seçim propagandalarında , hiçbir adayın veya partinin kooperatifçilikle ilgili , ciddi ve kararlı adım attığını duymadım .
Dahası , bu pahalılığın önüne geçecek ne gibi çözüm önerilerinin olduğunu da duymadım .
Olsa bile , hiçbir öneri ve vaat , bu pahalılık ateşini söndüremez . Kooperatifçilikten başka .
Ben bunu hep yazıp , konuşuyorum .
Konuşmaya da devam edeceğim .
Sonra , demedi denmesin .