Gündemdeki en önemli konulardan birisi olan Faiz Yasa Tasarısı kısa bir süre içerisinde Meclis’e gelecek. Gelecek gelmesine ancak ne yazık ki ortada yine bir karışıklık var. Gazetemiz yazarlarından Mutlu Esendemir’in de geçen gün kaleme aldığı gibi ortada 4 farklı tasarı dolaşmakta. Peki bu durumda Meclis’e gidecek olan tasarı hangisi olacak?
Yine geçtiğimiz günlerde yer alan Hasan Hastürer’in yorumunda da belirttiği gibi ortada bazı sağduyulu insanlar var ancak bu insanlar da bu süreci nasıl en az zararla atlatabilirim’ noktasında hareket ediyorlar.
İşte şu anda farklı tasarıların ortalıkta dolaşıyor olmasının temel nedeni de budur. Her zaman olduğu gibi bizler yine Amerika’yı keşfetme yolunu seçiyoruz çünkü amaçlarımız farklı. Mevcut durum içerisinde Amerika’yı tekrar keşfetmeye hiç gerek yok. Tüm dünyanın uyguladığı bir sistem pekala da bizim ülkemizde de uygulanabilir ve meyvelerini verebilir. Peki dünyada sistem nasıl işliyor?
Öncelikli olarak eğer siz bir bankadan borç almak istiyorsanız, o banka size parayı vereceği zaman kendisini garanti altına alıyor. Ya malınıza, mülkünüze bir miktar ipotek koyuyor ya da sizden bir garanti istiyor. İngiltere hukuk sisteminde bu diyalog ‘civil case’ olarak adlandırılıyor. Böyle bir ortamda eğer taraflardan birinden ötürü bir mağduriyet yaşanırsa o zaman karşı tarafı mahkemeye verme hakkına şahıslar sahip oluyor.
Eğer icralara ve ipoteklere rağmen banka hak ettiğini alamazsa bile yine de kendisini garanti altına alarak o şahsın gelecekteki parasına dahi el koyabilme hakkına sahip oluyor. Bu konuda vukuatı olan bir şahıs da deyimi yerindeyse bankalardan uzun bir süre ‘kırmızı kart’ yiyor.
Devletin konuya müdahil olduğu durum ise durumun ‘civil case’ten ‘criminal case’ e geçmesi halinde olabiliyor. Yani eğer bir şahıs, bankadan para alabilmek için evrakta bir sahtecilik yaptıysa ya da başka birinin kimliği ile kredi çektiyse o zaman konuya devlet müdahil oluyor ve bu şahıs devlet tarafından yargıya sevk ediliyor.
Tüm dünyada ve özellikle İngiltere’de sistem bu şekilde ilerlerken, uzun yılalr İngiliz Sömürgesi olan ülkemizde sistem dünyaya inatla kafa tutmaya çalışmaya devam ediyor. Hatta öyle ki bize bırakılan bu yasalar, zaman içerisinde değiştiriliyor ve içinden çıkılması güç bir hale geliyor. Yani dünyayla uyumlu değil dünyaya aksi gidiyoruz. ‘Dünya hak, hukuk, adalet’ gibi kavramları keşfetmişken bizler dilediklerimizi yapmaktan geri kalmıyoruz. Ne yazık ki herkes kendisini düşünüyor ve bu nedenle bir anda dört farklı taslak ortalarda dolaşmaya başlıyor! Ne de olsa bir başkadır bizim memleketimiz değil mi ama?