Fransa Parlamentosu’ndan ‘sözde Ermeni soykırımı’ ile ilgili çıkan karar, Türkiye cephesinde şiddetle karşılandı. Söz konusu kararın alınmasının ülkemizdeki yankıları da büyük oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Derviş Eroğlu başta olmak üzere pek çok kesim, kararın ‘çağ dışılığını’ şiddetle eleştirirken, vatandaşlarımız arasında da tepkiler aldı başını yürüdü. Sosyal paylaşım sitelerinden takip edebildiğimiz kadarıyla herkes elinden geldiğince Fransa’ya tepki gösterdi. Kimisi Fransız Lisesi’nden aldığı diplomayı yaktı, kimisi bir Fransız markası olan aracını kırdı, geçti. Tüm bunlar olurken Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla birlikte Türkiye bir kez daha Avrupa arenasında dik bir duruş sergiledi. Türkiye son yıllarda gerek uluslar arası siyasi arenada gerekse de ülke içerisindeki başarılı icraatları ile tüm dünyanın örnek aldığı bir model ülke pozisyonunda. Özellikle Arap ülkelerinin büyük bir hayranlık beslediği Türkiye, taviz vermeyen tutumuyla Avrupa’ya ‘artık devir değişti’ mesajını vermekten de çekinmiyor. Çünkü Türkiye artık Avrupa’ya körü körüne bağlı olmadığını biliyor.
Euro Bölgesi’nde kriz sürerken, ‘gemisini kurtaran kaptan’ mantığıyla zararı atlatmaya çalışan üyeler, birlikten üyeleri birer birer eleme yolunda gidiyor. Her bir kredi derecelendirme kuruluşunun puanını kırdığı Avrupa ülkelerinin sayısı hiç de azımsanmayacak durumda. Avrupa’nın hemen hemen tüm ülkeleri maaş kesintilerine giderken ekonomisiyle büyüyerek güçlenen Türkiye, ‘ben varım ve buradayım’ diyebiliyor. Başarılı icraatlarıyla birlikte her geçen gün elini güçlendiren Türkiye Cumhuriyeti, yavru vatanını da beraberine alarak, kararlı, dik ve taviz vermeyen duruşuyla pek çok ülkede takdir topluyor.
Peki Türkiye Avrupa’dan ve Avrupa Birliği’nden vaz mı geçiyor? Hayır. Tabii ki de vazgeçmiyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı, Avrupa kapılarına dayanmanın artık o kadar da ‘elzem’ olmadığını düşünüyor. Bu nedenle kendisine çizdiği B Planı’nı hayata geçirerek, bu zamana kadar kimsenin önemsemediği ve değer vermediği ülkeleri kucaklıyor.
Peki Türkiye hata mı yapıyor? Tabii ki de hata yapmıyor. Türkiye giderek güçlenirken yanına davasına, varlığına, mücadelesine eşlik edecek ve bu zamana kadar kimsenin değer vermediği ülkelere ve onların yurttaşlarına değer vererek, dünyanın kilit ülkelerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor ve aldığı doğru ve isabetli kararlarla bu yolda hızla ilerliyor.
Bize ise Türkiye’nin güvenli kanatları altında, doğru yolda yürümek şansı doğuyor. Ne mutlu bunun farkında olup da bu fırsatı değerlendirebilenlere…