Kime sorsanız herkes çok dertli bugünlerde. Duydukları olaylardan yaşadıklarından herkes bıkmış durumda. Kime dokunsanız alev alacak duruma geldi. Çalışanı öyle, iş vereni öyle… Ülkedeki herkes ‘birbirini suçlama, sorumluğu atma’ telaşı peşinde. Herşeyi akışına bıraksak aslında bir sorun yaşanmayacak ancak herkes kendi bildiğini okumakta kararlı… Dün gazetemize İsmet Özdoğanoğlu isimli vatandaş demeç vermiş. Gazete olarak halka sürekli mikrofon uzatılmasından yanayız. Çünkü her şeyi halk yaşıyor ve halk biliyor. Özdoğanoğlu, “Bu gidişle en iyisi memleketi de satsınlar.
Beni koysunlar ben idare edeyim eğer sorumsuzlarsa” demiş. Bu cümleler her şeyin özetidir. Kim ne derse desin kim ne söylerse söylesin bu cümleler geldiğimiz noktanın göstergesidir. Halk yönetenlerden şikayetçi. Halk huzursuz ve mutsuz. Sayfa 2’de yayınladığımız halk röportajlarına bakarsanız hepsi aynı pencereden bakıyor ve aynı şeyleri söylüyor. Neden halkımızın görüşlerine saygı gösterilmiyor? Neden halk konuşurken kulak kapatılıyor? Duyulan cümleler mi yetkililerin canını sıkıyor yoksa bunları duymaktan rahatsız mı oluyorlar?
Ne kadar kulak tıkanırsa tıkansın halk bağırmaya ve dile getirmeye devam edecektir, bundan kaçış yoktur. En iyisi herkes kulaklarını açsın, halka kulak versin ve de sorunları çözemeseler dahi en azından bir adım atsınlar. Halk yetkililerin uğraş verdiğini görsün. Yok diyorsanız ‘biz böyle rahatız kulak tıkamaya devam edeceğiz’ halkı isyan noktasına getireceksiniz. KKTC küçük bir ülke ve hiçbirşey gizli kalmıyor. Bu yüzden tekrarlamakta fayda var, halka inin ve halka kulak verin…