İsrail ve Güney Kıbrıs...
Bu iki ülkenin son dönemlerde hem siyasi hem de ticari açıdan yakınlaşan ilişkileri tüm dünya kamuoyu önünde cereyan ediyor...
Bölgelerinde uyguladıkları politikalar nedeniyle İsrail Ortadoğu’da, Güney Kıbrıs’ta Akdeniz’de her geçen gün yalnızlaşıyor...
İsrail Başbakanı Netanyahu, Güney Kıbrıs’a yaptığı ziyarette Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'la görüştü ve yapılacak ‘güçlü’ işbirlikleri konusunda mesajlar verdi...
Rum liderliği, Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde doğalgaz yataklarının tespit edilmesi ve Netanyahu’nun ziyaretinden sonraki dönemde daha cesur açıklamalar yapmaya başladı...
İsrail’in desteğini arkasına alan Hristofyas, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafına olan eleştirilerinin dozunu artırdı...
Tüm bunlar olurken, Kuzey Kıbrıs’taki birçok siyasi ve sivil toplum örgütü yaşananları görmezden, açıklamaları duymazdan geldi...
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bu dönemde, hep sağduyulu açıklamalar yaptı...
Kıbrıs’ta bir çözüm için son ana kadar uğraşacaklarını, iki lider arasında devam eden müzakerelerden bir sonuç almadan masadan kalkmayacaklarını ifade etti...
Anavatan Türkiye ile yürütülen Kıbrıs milli politikasından sapma olmayacağını belirtti.
Rum tarafının Temmuz ayında başlayacak olan Avrupa Birliği dönem başkanlığı öncesinde müzakerelerden bir sonuç alınması gerektiğini, Cumhurbaşkanı Eroğlu da Türkiye’deki yetkililerde defalarca tekrar etti...
Açıklamalardaki tek amaç, Ada’daki durumun ortadan kalkması ve içerisinde hakkaniyet olan bir çözüme ulaşılmasıydı...
Türkiye’nin AB Bakanı ve Başmüzakereci Eğemen Bağış’ın, Kıbrıs’taki müzakereler hakkında yaptığı açıklamasındaki tek bir cümle için Kuzey Kıbrıs’ta kıyamet koparılmak isteniyor...
Peki ne dedi Bağış? İşte cevabı:
“Kıbrıs’ta çözüm için her opsiyon masada. Çözüm, iki liderin uzlaşması ve toplumlarına kabul ettirdikleri bir birleşme formülü ile olabileceği gibi iki liderin uzlaşarak ayrılıp 2 ayrı devlet şeklinde ya da KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması da mümkün olabilir. Bütün bu opsiyonlar masadadır ama ümit ediyoruz ki, (gönlümüzden geçen de budur), Kıbrıs’taki iki devletin tek bir çatı altında birleşmesi ve iki kurucu devletin oluşturacağı bir yapı ile iki tarafın da huzur içinde yaşaması güvence altına alınsın.” Yukarıdaki kelimeler, fırtınalar koparan açıklamadan...
Egemen Bağış o açıklamada ayrıca şunları da söylüyor...
“Türkiye olarak Kıbrıs’ta iki liderin toplumlarına kabul ettirdikleri her çözümün arkasındayız. Bunun içinde birleşme de vardır birleşmeme de. Yeter ki iki lider bunu kendi toplumlarına kabul ettirebilsin. Türkiye için tek bir hassasiyet vardır. O da, Ada’da siyasi bir eşitliğin sağlanmasıdır”
Bazı çevreler bu açıklamanın içinden sadece ‘KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması da mümkün olabilir’ şeklindeki cümleyi aldı ve sayfalarca tutan yorumlar yaptı...
Yaratıcılık böyle birşey olsa gerek...
Türkiye’nin ve müzakere masasındaki Kıbrıs Türk tarafının tavrı açıktır...
Tüm bunlar ortadayken bir cümle ile fırtınalar koparmak çok da doğru bir hareket olmasa gerek...
Özellikle de Rum tarafının tüm olumsuz açıklamalarına geçmişte hiç bir tepki koymadan...
Bize göre, Kıbrıs’taki durum için, ülkedeki siyasilerin ve sivil toplum örgütlerinin organize olarak eleştiri yağmuruna tutacağı tek bir yer vardır...
O da Güney Kıbrıs ve Rum liderliğidir...
Gerisi kendimizi kandırmak ve toplumu galeyena getirmekten başka bir işe yaramaz...