Hamas, bir diğer tabirle Suriye'nin salt müttefiki geçtiğimiz yıllarda hemen her gün, gazete sayfalarında dikkat çekecek şekilde yer bulurdu.
Hamas, bir diğer tabirle Suriye'nin salt müttefiki geçtiğimiz yıllarda hemen her gün, gazete sayfalarında dikkat çekecek şekilde yer bulurdu.
Bugün ise küçük kutucuklara itilmenin, haber olamamanın ve köşe yazarlarının ithamları doğrultusunda hangi konuma geldiklerinin açıklaması, büyük resme iyi bakamayanlar için acıklı bir durum.
Bölgedeki sıcak temaslara, terörün ve siyasi otoritenin kızıştırılmasına verilen tepkinin, son ayların moda bahanesi 'Arap Baharı' olduğundan, stratejik olarak geçmişte büyük önem arz eden Hamas'ın konum değişikliğinin kimlere ne çıkar, ne zarar sağlayacağı akıllarda henüz belirginleşmedi.
Suriye yönetimi için Hamas'ın önemi salt müttefikten öte temsil ettiği Filistin davası nedeniyle, Suriye yönetiminin dış dünyadan legal görünmesine yardımcı oluşuydu.
Düne kadar İsrail hükümetinin Mit ile ilgili herhangi bir kaygısı bulunmazken, bugün İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın Mit müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili endişelerini iletmesinin asıl nedeninin Mit'in İsrail faaliyetlerine dokunan bazı girişimleri nedeniyle olduğunu varsayarsak, Türkiye için de Hamas, menfaat erişimine köstek olmadığı takdirde konum çıkarları açısından ses çıkarılmaması gereken bir diplomasi örneğiydi.
Ancak kartlar tekrar dağıtıldı.
1- Hamas yönetimi Suriye'yi terk etti.
2- Türkiye Suriye’deki muhalefeti desteklediğini resmi olarak doğruladıktan sonra 'Baas rejimi' de PKK’ya üstü kapalı destek vermeye başladı.
3-Reuters başta olmak üzere çoğu haber ajansı Hamas'ı destekleyen İran ve Suriye'nin sözde 'Arap Baharı'nda gerçekleşen kaymalar nedeniyle bu desteği çektiğini ve yeni para kaynağının Türkiye olduğunu iddia etti.
Bu 3 maddeyi doğru şekilde okuduğumuzda İran'ın başı çektiği bölge yönlendirmesinde etkili olan 'Hamas kartı', Türkiye'nin eline geçmiş gibi duruyor.
İsrail'in ise Hamas karşıtı diplomasi arayışlarının gerekçesi ortadan kalktı. Çünkü Hamas artık Suriye'de değil. İsrail'in elinde kalan tek kart, İran'ın nükleer gücüne karşı verdiği muhalif tepki.
Tehlikeli yollardan çözüme başvurulması halinde, İran'ın dolaylı yoldan destek verdiği Suriye'ye girmek için mesai kollayan Türkiye Hükümeti ile İran karşıtlığındaki bir İsrail hükümetini aynı safta görmek, şaşırtıcı bir durum olacaktır.
Ancak pek bilinmeyen ve dile getirilmesi sakıncalı görülen bir gerçek var ki; Nükleerci diye tehdit edilen İran'ın dahi imzaladığı Nükleer Silahsızlanma Anlaşması'nı imzalamayan tek bölge ülkesi İsrail.