Pazartesi günü Cumhuriyet Meclisi’nde görülen ‘Hayvan Refahı Yasa Tasarısı’ ülkemizdeki hayvanseverleri ayaklandırdı. İnsanın insana saygısının olmadığı bir devirde bazı insanların kendinden başka canlıları düşünmesini, onların haklarını savunmasını eleştirmek yerine anlamaya çalışın derim.
Daha önce size “bu dünya hepimizin, tüm canlıların” nutukları çok attım. Bu yüzden tekrar tekrar aynı şeyleri yazmayacağım. Eminim hepiniz anlamışsınızdır yeryüzünün sadece insanlar için varolmadığını ve tek yaşam hakkı olanın insanlar olmadığını...
Benim bu seferki değineceğim konu günlerdir hayvanseverlerin nefesini kesen şu yasa tasarısı. Cumhuriyet Meclisi Komite Başkan Yardımcısı Özdil Nami’nin “Yasa tasarısına gelen tepkileri anlamadık, endişeleri olan kişiler benimle temasa geçebilirler” sözleri üzerine yazıyorum bu yazımı. Kendisine kamuoyuna açık birkaç sorum olacak...
Birincisi ‘Hayvan Refahı Yasa Tasarısı’nda hayvanlara kötü muamele ve tecavüz konusunda caydırıcı cezalar olacak mı? Yani eskisi gibi komşunun eşeğine tecavüz eden 200 TL ile kurtulmayacak değil mi?
İkincisi, barınaklarımızda bu kadar yuva arayan canlı varken hala kontrolsüzce hayvanların damızlık olarak kullanılıp, üzerinden ticaret yapılmasını engelleyecek mi bu yasa?
Üçüncüsü, ‘tehlike arz eden canlıların toplanması’ diyorsunuz. Bildiğiniz üzere ülkemizdeki birçok insanın hayvanlar konusunda bir önyargısı var. Bir sokak köpeği hiçbir şey yapmadan kaldırım kenarında otursa bile korkusundan o kaldırımdan geçemeyen insanlar var. Yani bazılarına göre onlar dahi “tehlike arz ediyor.” Böyle bir durumda hayvanın hiçbir zararı yokken şikayet üzerine bulunduğu bölgeden kaldırılma durumu söz konusu olursa, bu “tehlike arz etmeyen hayvanın toplanması” durumu olmaz mı? Bunun kontrolü, tedbiri kimde olacak?
Dördüncüsü, 13. Madde’de “başıboş hayvanlarla ilgili alınacak düzenleme” diyor. Bu nasıl bir düzenleme? Türkiye’de bazı belediyeler sokak hayvanları için belirli bölgelere mama ve su kapları koyuyor böyle bir düzenleme mi? Ya da AB Uyum Yasaları diyorsunuz ya, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi “kısırlaştır, aşılat, yaşat” kampanyası tarzı mı?
Beşinci ve son sorum, AB’ye Uyum Yasalarının ülkemizde uygulanacak olması çok güzel. Ancak AB Uyum Yasalarında alt yapı çalışmaları, işsizlik gibi sorunların çözümü de vardır. Bugün bir yağmur yağacak diye tüm insanlar evlerini sel basacak korkusuyla yaşıyor. 3 gencimizden 1’i iş bulmakta zorlanıyor. Ülkemizin bu gibi acil sorun ve ihtiyaçları varken biz çok acilmiş gibi ilk önce “hayvanların üzerinden yasa hazırlayarak” AB’ye hemen uyum sağlamış mı olacağız?
AB’ye uyum falan çok güzel de, hayvanlardan önce hazırlanması, tartışılması gereken çok yasa var ülkemizde. Sizlerden öncelik olarak onları Meclis’e sunup onlara çare bulmanızı talep ediyorum.
Zira benim kapımın önündeki Karabaş’ın toplanıp barınağa alınmasıyla AB ülkeleri onlara uyum sağladık diye bizi alkışlamayacak. Önce işsizliği sorarlar, ekonomiyi sorarlar, alt yapıyı sorarlar...
Saygılarımla