Bundan tam 74 yıl önce puslu bir sonbahar gününde hayata gözlerini yumdu Mustafa Kemal...
Kendimi bildim bileli aynı şiirler okunur bu günde. Hatta aynı TV programları seyredilir. İlk ve ortaöğretim hayatım boyunca değişmedi, değişeceğini de hiç düşünmedim. Her şey değişiyor oysa. Belki yaşadığımız zamanın içimizde uyandırdığı bir ümitsizlik ile en önemli en sağlam dayanağımız Atatürk’e sarılıyoruz. En çıkmaz diye düşündüğümüz durumlarda bile Türk milletinin sonsuzluğunu yaşatacak sözleri geliyor aklımıza.
Ona sarılıyoruz çünkü kalbimizde yaşıyor. Klişe veya yalan gelmesin bu sözler. Üzerinden 74 yıl geçmesine rağmen 10 Kasım’da yaşanılan hüzün hala aynı çünkü. Hala aynı şekilde doluyor gözler, Anıtkabir’deki eşyalar hala milyonlarca Türk’ü gözyaşlarına boğuyor.
Bu gurur dolu gözyaşları akmaya devam edecektir. Ancak bunlar yakınma gözyaşları değildir. Bu gözyaşları akmaya devam ettikçe, bu topraklar güvende olacaktır.
74 yıldır her sene Atatürk’ün büstlerine, heykellerine küçük çocukların soğuk ve kasvetli sonbahar sabahında kasımpatı koydukları gündür 10 Kasım.
Atatürk ile sanki yan yana yatıyorlarmış gibi öldüklerini hissettikleri, sabahın erken saatlerinde buz gibi yağan yağmurdan sırılsıklam olmuş yerlere basarak koşan çocukların “Atatürk ölmedi yüreğimde yaşıyor” şarkısını söyledikleri gündür 10 Kasım.
Milyonları gözyaşlarına boğan, Türkiye’de 09.05’te zamanı durduran gündür 10 Kasım.
Ve en önemlisi...
Atatürk’ü anmadan öte “anlama” günüdür 10 Kasım...
Mustafa Kemal Atatürk’ü gökyüzüne uğurlayışımızın 74. yılında kendisini dua, rahmet ve övgüyle anıyorum...
Işıklar içinde uyusun...