Türkiye dış politikasının birinci gündem maddesini aylardır Suriye oluşturuyordu. Buna geçen hafta İsrail’in Gazze’ye saldırısı,dün de peşmergeler ve merkezi hükümetin Kerkük yakınlarında askeri yığınak yapmaya başlaması eklendi.
Önümüzdeki aylarda, yeni ciddi sorunların patlak vereceği ihtimali her geçen artıyor. Bu kargaşa ortamını fırsat olarak görecek Ermenistan’ın, Azerbaycan askerine saldırma cesaretini gösterebileceği, aşırı derecede silahlanan ve bu silahları süs için almadıklarından emin olduğumuz Rumların da, İsrail’in kışkırtmasıyla bizlere karşı çeşitli eylemlere girişebileceği ihtimali iyice güçleniyor. Rum dini liderinin “hayırsız Türkler” ifadesi bu düşüncenin ustaca dışa vurumu niteliğinde olup, ilerisi için aydınlatıcı niteliktedir.
Neresinden bakarsanız bakın, ateş çemberi anavatan Türkiye’nin, dolayısıyla bizim etrafımızı hızla sarmaya devam ediyor. Bu ateşi söndürmek için BM ve NATO niyetli görünmüyor. Arap dünyasından tıs yok. İslam dünyası son bir asırdır girdiği ölüm uykusuna devam ediyor. Ortada, oradan oraya koşuşturan, yapmayın etmeyin, yazıktır diyen, akan kanın durması için mazlumun yanında dik durarak itiraz eden tek ülke Türkiye görünüyor.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail terör estiriyor” diyor, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, “İsrail'e karşı retorik saldırıların şu anda faydalı olmadığını düşünüyoruz”, İsrail’i bırak “Hamas’a baskı yap” diye cevap veriyor. Yani Erdoğan’a, İsrail’e karşı sözlü saldırılarına son ver diyerek, hiçte diplomatik olmayan bir dille, İsrail, çoluk-çocuk, yaşlı-genç demeden öldürürken bütün diğer ülkeler gibi Türkiye’nin de sessiz kalmasını istiyor. Başka bir ifadeyle, konuşup Arapları uyandırma, kamuoyu oluşturarak, İsrail’in başını ağrıtma diyor.
Azerbaycan’ın ünlü İslam Hukukçusu Dr. Samire Hasanova, “İslam Dünyasının Türkiye’nin etrafında birlik olması dini bir zarurettir. Fakat Türk Dünyası’nın Türkiye etrafında birleşmesi hem milli hem de dini bir mecburiyettir” diyor. Dr. Hasanova’nın bu önemli tespitine katılıyor, ilk önce Türk dünyasında dil birliğini sağlayacak çalışmaların ivedilikle sonuçlandırılması gerektiğini düşünüyor, bölgesinde daha güçlü bir Türkiye’nin, insanlık için huzur ve garanti anlamına geleceğine inanıyoruz.
Allah anavatana zeval vermesin!