Günümüz dünyası, geçirdiği köklü değişimlerin sancısını çekerken, bizler, tarihin akışını bin yılı aşkın süredir belirleyen köklü bir Milletin mensupları olarak , baş döndürücü bir hızla gerçekleşen bu değişimin dışında kalmadan değişimi anında ve doğru algılamak mecburiyetindeyiz.
Siyasiler başta olmak üzere, hepimiz temelsiz, günlük ve basit gündemlerle meşgul olma, enerjimizi boşa harcama alışkanlığından vazgeçmeye, değişimin hızına uygun davranarak ortaya çıkan sorunlara aynı hızla çözüm üretmeye, süratle aşmaya mecburuz.
Ülke olarak tanınmıyor olsak ta uygar dünyanın bir parçası olduğumuz gerçeğinden yola çıkarak insan hakları, eğitim, sağlık, yaşam standardı gibi en temel gereksinimlerimizi çağdaş uygarlık seviyesine çıkararak, değişen gündeme odaklanmak aklın ve mantığın gereğidir.
Tarihi geçmişimize baktığımızda bütün başarılarımızın temelinde her alanda iyi yetişmiş, bulunduğu çağı iyi kavramış, geleceğin nasıl şekilleneceği hususunda fikri ve ideali olan bir kaç ilim adamının var olduğunu görürüz. Anadolu’yu Milletimize yurt eden Alparslan’da böyledir, çağ kapayıp çağ açan Fatih’te.
Bugün düne göre her alanda yetişmiş, ülkemizde ve dünyanın dört bir yanına dağılmış, dünyadaki gelişmeleri en ayrıntısına kadar takip ve analiz edebilen, geleceğin nelere gebe olduğuna dair fikir üretebilen çok sayıda insanımız var. Dünyada saygın bir yere sahip olmak gibi bir idealimiz varsa, bu saygınlığı birilerinin vermesini beklemeden, iyi yetişmiş insanlarımıza ulaşılmalı, geleceğe dair politikaların belirlenmesinde bu beyinlerden faydalanılmalıdır.
Küçük ülkeyiz, tanınmıyoruz, o nedenle strateji üretemiyoruz gibi söylemler, büyük bir milletin parçası olduğumuzu unutmak, insanımızın zekâsını küçümsemek ve neleri başarabileceğinden bihaber olmak demektir.
Amerika bütünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Avrupa Birliği beceriksiz karar vericiler elinde içerisine girdiği borç sarmalı nedeniyle dağılmanın eşiğinde, her yerden imdat çığlıkları yükseliyor. Japonya Asya’nın eski güçlü ekonomisi olmaktan çok uzak.
Yakaladığı istikrarla Ortadoğu’da en etkili güç olma yolunda ilerleyen Türkiye, uluslararası arenada dengeyi sağlayan en etkili güç olma yolunda hızla ilerliyor.
Bu noktada, şu temel soruları sormak lazım. Ortadoğu’da bütün Türk dünyasının her geçen gün biraz daha etrafında kenetlendiği, İslam ve Arap dünyasının bir kurtarıcı gibi gördüğü, Anavatan’a, Türkiye’nin elçisine en ağır şekilde saldıranlar neye hizmet ediyorlar, bizi hangi bilinmeze, nereye taşımak istiyorlar, nasıl bir ruh hali içerisindeler?
Bu soruların cevaplarını siz değerli okuyucularımıza bırakıyoruz.