Bugün, Kıbrıs Türkü’nün yıllarca göklerdeki gururu olarak uçuşlarına devam eden Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın kuruluş yıldönümü...
Eğer KTHY yaşatılabilseydi, bugün kuruluşunun 38’inci yılı kutlanacaktı...
Kuzey Kıbrıs’taki kısır siyasi çekişmelerin ve partizanca istihdamların sonunu hazırladığı KTHY, 21 Haziran 2010 tarihinden beri faal değil...
Hâlbuki bu şirket, 4 Aralık 1974 tarihinde büyük hayallerle kurulmuş, 3 Şubat 1975'te ilk tarifeli seferini gerçekleştirmişti.
Uzun yıllar, Türk Hava Yolları ile ortak işletildi. Siyasilerin el attığı her alanda olduğu gibi KTHY’de de partizanca istihdamlar 2004’lü yıllara kadar devam etti...
CTP’nin iktidara geldiği dönemde, KTHY’nin Türkiye’den devri istendi ve bu çabalar sonuç verdi...
Amaç, ‘Bu ülke bizim biz yöneteceğiz’ felsefesini hayata geçirmekti...
Keşke başarılı olunsaydı...
Ama olmadı...
3 Şubat 1975'te faaliyete başlayan ve 9 Eylül 2005 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Özelleştirme İdaresi'nce %50 hisseleri KKTC’ye devredilen KTHY, Türkiye’nin aradan çekilmesinden 5 yıl sonra, içinde bulunduğu ekonomik sebeplerden dolayı Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 21 Haziran 2010 itibariyle tüm uçuş hakları ikinci bir karara kadar askıya alındı.”
KTHY’nin batırılış sürecinde yaşanılanlar hala hafızalarımızın bir yerlerinde kazılı duruyor...
Hava Taşıyıcıları Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) Başkanı Burhan Atakan imzasıyla dün yayınlanan bildiride, KTHY’nin 36 yıl hiç kaza yapmadığı, 2008 yılında Avrupa’da en güvenli hava yolu seçildiği hatırlatılıyor, şirketlerinin kurulduğu günü de, kapatıldığı günü de, kapatanları da unutmayacaklarından bahsediliyordu.
Unutsanız da yok, unutmasınız da...
Göklerdeki gurumuz artık yok...
KTHY’nin batırılış sürecinde ister başrolde isterse figüran olarak rol almış ne kadar insan varsa suçludur...
Bu gerçeği herkes kabul ediyor...
Ama kimse bunların hesabını sorma cesaretini gösteremiyor...
Kuzey Kıbrıs’ta, inatlaşma ve hizipleşmeyle yok edilen bir KTHY örneği ortadayken, aynı yöntem bugün Lefkoşa Türk Belediyesi’nde de yaşanıyor...
Uzlaşı için tüm yollar tıkanıyor, emekçinin hakkını savunan sendika, tüm önerilere kulak tıkayarak, çalışanın tercih hakkını elinden alıyor...
Belediyede çalışan bine yakın insanın kaderini tayin edecek öneriler, sendika yönetiminde belki de sayıları onu geçmeyen kişiler tarafından reddediliyor...
‘Öneriler çalışanın oyuna sunulacak belediyede referanduma gidilecek’ diye açıklama yapan sendika yöneticisi, birkaç saat sonra ‘Yok biz sendika olarak bu işten vazgeçtik’ diyebiliyor...
Bununla da yetinmeyip ‘Ben işimin başına döneceğim, çalışacağım’ diyen işçileri tehditle, sopayla belediyenin kapısından içeri sokmuyor...
Buradan, ülkede yaşanan KTHY gerçeğini yeniden hatırlatarak, LTB’de uzlaşmaz tavır sergileyen tüm taraflara, yüzlerce çalışanın geleceği adına yeniden sağduyu çağrısı yapıyoruz...
Unutmayın...
Eldeki serçe, damdaki güvercinden her zaman iyidir...