Tartışma ufuk açıcı, çözüm üretici, ileriye taşıyıcı olursa anlamlıdır. İnsanların kendilerini rahat ifade edebilmeleri önemli ve korunması gereken bir değerdir.
Fakat ülkemizde son on yıldır yapılan tartışmalara bakıldığında, hiçbir artı değer üretmeyen, kısır, sonuçsuz tartışmaların girdabına kapılarak sürüklendiğimizi görürüz...
Ülkede; kendinden başka herkesi haksız gören, birbirini suçlayan, en ufak eleştiride saldırganlaşan, istikrara hasret bir siyasi yapı var...
Kuzey Kıbrıs’ta, grevlerden iş yapamaz hale gelen kurumları başta olmak üzere hemen hemen her sorun, Türkiye’nin 2002 öncesinde yaşadığı tabloyu andırıyor...
Bugün Türkiye, Avrupa, Ortadoğu ve Asya’nın değil dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yerini almış, o eski istikrarsız çekişmelerden iz kalmamıştır...
Terör sorununu da çözdüğünde Türkiye, hayal edilenin ötesinde, bütün dünya insanlarının gıpta ile baktığı, yaşamak isteyeceği yegâne ülke olacaktır.
Türkiye’nin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın dün yaptığı açıklamada özetle; Türkiye'nin son 10 yılda demokrasi ve ekonomi alanında önemli mesafeler kat ettiğini, Avrupa'da kriz ve Suriye’de iç savaşın yaşandığı bir dönemde, Türkiye ekonomisinin istikrarını koruduğunu, şimdi IMF'ye 5 milyar dolarlık kredi açtıklarını, bir zamanlar yardım alan, borç alan Türkiye’nin artık borç veren bir ülke haline geldiğini belirtti.
Bu açıklamaları 10 yıl önce bir Türkiye vatandaşına söyleseniz şaka yaptığınızı düşünürdü. IMF’den kredi alabilmek için kılıktan kılığa girilen günleri, Amerika’nın birkaç milyar dolarla ortaya koyduğu dayatmaları düşünür sinirlenirdi belki de...
Ama bugün hayal ötesi bir Türkiye, sosyal politikalarında ortaya koyduğu hedefleri tutturabilme yüzdesiyle hayal ötesi bir ivmeyi yakalamıştır.
Şimdi ülkemize dönüp tekrar bakalım ve...
10 yıl sonrası için Kuzey Kıbrıs için neler yapılabileceğini hesaplayalım...
İçteki günü birlik hesapları bir tarafa bırakıp, Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle kendi ayakları üzerinde durabilen, müreffeh bir ülke yaratmak çok da zor olmayacaktır...