Kıbrıs’ın kadim sakinleri olarak, gerçekten huzur ve güven içerisinde yaşamak istiyorsak, ceviz kabuğunu bile doldurmayacak günlük basit sorunlarla uğraşmayı bırakmaya, son yıllarda çevremizde ortaya çıkan gelişmeler nedeniyle acaba bölgemizde neler oluyor diye düşünmeye mahkûmuz.
Daha önce buradan Güney Kıbrıs’ın İsrail’le olan ilişkilerine dikkat çekmiş ve uyarmıştık, partnerin tehlikeli diye. Dün beklenen gelişme yaşandı. Güney Kıbrıs’a son bir yıldır birçok unsuruyla yerleşen İsrail savaş uçakları Suriye-Lübnan sınırında defalarca sorti yaparak bomba yağdırdı.
Bunun bölgede, dolayısıyla Ada’da huzursuzluk anlama geldiğini İsrail’i birazcık tanıyan herkes anlayacaktır.
Dünya’da hâkim güçler tarafından bildiğimiz matematik kurallarının dışında, ezberlediğimiz çarpım tablosundan bağımsız farklı, karmaşık ve yeni denklemler oluşturuluyor, planlar hayata geçiriliyor.
Açık açık yaklaşan tehlikeye aldırmayan, Ortadoğu da, özellikle helal-haram demeden önüne ne gelirse daha fazlasını yemekten başka derdi ve ideali olmayan Arap ülkelerinin yöneticileri vurdumduymaz tavırlarını -son bir asırdır olduğu gibi- devam ettiriyorlar. Bu ülkelerde yaşayan çoğu perişan edilmiş, sefilleştirilmiş halk ise olup bitenleri kendince anlamlandırmaya çalışıyor.
Ortada, oradan oraya koşuşturan, yapmayın, etmeyin, aklınızı başına alın diye çırpınan, yaklaşan muhtemel tehlikelere dikkat çeken ancak sesini duyuramayan tek ülke Türkiye.
Bizim ülkemiz de durum daha da vahim. Dünya’yı kasıp kavuran ekonomik kriz de, İsrail’in, burnumuzun dibine kadar gelmesinin beraberinde getirdiği ve karşı karşıya kalacağımız muhtemel tehlikelerde, Rumların gözetleme kuleleriyle ne yapmak istedikleri de umurumuz da değil?
Bizim temel gündem başlıklarımız, Ercan Havaalanı, LTB, Elektrik Kurumu, Ekonomik Paket, Din Dersi, Kurultay, Karpaz’a yol ve Vatandaşlık. Dünya yansa ne çıkar türünden yani…
Biz de, Anavatan Türkiye’nin dünya devletlerine yaptığı samimi uyarıları kendi ülkemiz için yapıyoruz.
Siyasetçiden, gazeteciye, öğretmenden akademisyene, temizlik işçisinden doktora kadar, bu ülkede varlığını idame ettiren istisnasız herkesi attığı adımı iyi hesap etmelidir.
Toplumumuzda sosyal statüsü ne olursa olsun bütün vatandaşlar küçük, geçici ve suni problemlerle ülkeye ayak bağı, pranga olmak isteyenlere karşı uyanık olmalı, söylenilene değil neyin amaçlandığını anlamaya özen göstermelidir.
İşaret ettiğimiz muhtemel gelişmelerin olmaması dileğiyle.