Bir ülke kalkınmışsa, çağdaş dünyaya ayak uydurmuşsa, halkının kültür seviyesini yükseltmişse sokak ve caddeler gündüzleri pırıl pırıl, geceleri ışıl ışılsa, halkı güven içindeyse, adaletin verdiği kararlar yürekleri tatmin ediyor, bireyler haksızlığa uğradığı duygusuna sürüklemiyorsa, vatandaşı demokrasi, seçim, siyaset, siyasetçi kelimelerini duyduğunda gözünde mutluluk ışıltısı, yüzünde tebessüm oluşuyorsa o ülkede siyasetçi işini hakkıyla yapmış, siyaset istenilen kaliteyi yakalamış demektir.
Bir ülke kalkınmışsa, çağdaş dünyaya ayak uydurmuşsa, halkının kültür seviyesini yükseltmişse sokak ve caddeler gündüzleri pırıl pırıl, geceleri ışıl ışılsa, halkı güven içindeyse, adaletin verdiği kararlar yürekleri tatmin ediyor, bireyler haksızlığa uğradığı duygusuna sürüklemiyorsa, vatandaşı demokrasi, seçim, siyaset, siyasetçi kelimelerini duyduğunda gözünde mutluluk ışıltısı, yüzünde tebessüm oluşuyorsa o ülkede siyasetçi işini hakkıyla yapmış, siyaset istenilen kaliteyi yakalamış demektir.
Bir ülke geri kalmışsa, çağdaş dünyadan kopuksa, sokak ve caddeleri perişansa, otoyolları, ulaşım araçları üçüncü dünya ülkesini andırıyorsa, işler plansız el yordamıyla yapılıyorsa, trafik işkenceye dönüşüyorsa, vatandaşa ceza yazmak için her fırsat değerlendiriliyorsa, adalete olan güven kaybedilmişse, toplumun üyeleri birbirlerine güvensiz hale gelmişse, intiharlar sıklaşmaya başlamış, bireyler iletişimi koparmış en ufak bir ihtilafta bile silaha sarılıyorsa, devlet, siyaset, demokrasi, seçim gibi kelimeleri duyduğunda vatandaşının suratı asılıyor burun kıvırıyorsa, o ülkenin siyaseti de, siyasetçisi de başarısızdır, kelimenin tam anlamıyla çuvallamıştır...
Ülkemizdeki siyasetin birinci paragrafta anlatıldığı gibi başarılı olduğunu düşünüyorsanız yazının bundan sonrasını okumanız sizin için zamanınızı boşa harcamak demektir...
Siyaset en genel tanımıyla çatışmaları sağlıklı bir zeminde buluşturabilme sanatı, binlerce farklı beklentiye sahip insanın tamamını tatmin edecek şekilde yönetme işidir...
Eee! Hal böyle olunca iş zor tabi… Her alanda olduğu gibi siyasi arenada da olmazsa olmazlar var...
Her şeyden önce siyasetçinin geniş yelpazede bilgi birikiminin olması, geniş bir kelime haznesine sahip olması gerekir. Nereden ve nasıl alır bilinmez ama bu konuda uzman birinden diksiyon- hitabet, iletişim eğitimi alması, beden dilini iyi öğrenmesi, öfke kontrolü, liderlik ve özgüvene yönelik derslerle kendisini sıradan olmaktan çıkarması gerekir...
Atalarımızdan miras kalan yalana dayalı siyaset anlayışının artık kabul görmediği ve liderin gözüne girmek için çaba harcayan siyasetçilerin halk tarafından sandığa gömüldüğü gerçeğini bilerek siyaset yapmalıdır. Ne istediğini bilmeyen bir siyasetçi, halka bir şey vermez, O nedenle siyasetçi önce kendisinin ne istediğini bilmelidir...
Her aday kendi ekibini oluşturmalı ve toplumun tamamını kucaklayıcı, bencillikten uzak bir dil kullanmalıdır. Aynı hassasiyeti ekibinin de göstermesi hayati derecede önemlidir. Ekibini iyi belirlemeyen siyasetçi kendi ipini çeken idam mahkûmundan farksızdır...
Siyasetçi özgün olmalıdır. Her siyasetçinin tekrarladığı kalıplaşmış süslü cümlelerin oy olarak dönmeyeceğini unutmamalı, kendine has tarzını oluşturmalı, içinde bulunduğu atmosferi iyi koklamalıdır.
Başkasını taklit ederek, kendi üzerinde sırıtacak jest ve mimiklerden, el kol hareketlerinden uzak durmalı, taklit yaparak vatandaşa güvenilmemesi gereken adam imajı verilmemelidir...
Düğüne gittiğinde oynamayı, cenazeye gittiğinde ağlamayı becerebilmeli, yüz ifadesini bu çerçevede kontrol edebilmelidir...
Tokalaşma tekniklerini de, hitap ettiği toplumun dilini ve kültürünü de çok iyi bilmelidir. Öfkeli ve stresli halde vatandaşın karşısına çıkmamalıdır...
Hitap ederken verilen mesajdan daha çok hedef kitlenin nasıl algıladığını, o mesajı nasıl çözdüğünü düşünmeli, ona göre konuşmalı, olumluya odaklanmayı ilke edinmelidir...
Başka siyasetçilerin görmediği noktaları bulup çıkarmalı, yanlış işleri doğru yapmak alışkanlığından vazgeçerek, doğru işleri hakkıyla yapmayı ilke edinmelidir...
Her şeyden önemlisi de, bulunduğunuz bir konserde uzatılan mikrofona şarkı söyleyecek medeni cesarete sahip değilseniz, gittiğiniz düğünde gelecek her türden dans teklifine evet diyemeyecekseniz siyasetten uzak durmanızı öneririz...