Aylardır sonuçlandırılamayan, mahkemelere taşınan, ülkeyi kelimenin tam anlamıyla kilitleyen UBP kurultayı en sonunda neticelendi...
Şimdi daha başka daha ciddi tartışmaların eşiğindeyiz. Bir sürü soru var, cevapları önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak…
Başbakan İrsen Küçük, kabine değişikliği yapacak mı? Partiye sonradan eklemlenen milletvekillerine bakanlık verileceğine yönelik söylentiler gerçekleşecek mi? Gerçekleşirse UBP içerisinde yeni bir çatlak oluşacak mı? En önemlisi ise bu kadar yüksek bir oy potansiyeli olan Kaşif kanadını tatmin etmek için neler yapılacak, bu nedenle yeni bir kriz ortaya çıkacak mı?
Eğer bir kabine değişikliği yapılacaksa ki öyle görünüyor, suların durulması, taşların yerli yerine oturması için bir süre daha beklemek gerekecek...
Her şey yolunda olsa, çarklar tıkır tıkır dönse her vatandaş seve seve bekleyecektir. Ancak, ülke sorunlarının da, vatandaşın da beklemeye tahammülü kalmadı.
Yönetilenler, yönetenlerden işlerinin başına dönmesini, yeni kavgalara girmemesini bekliyor. Vatandaş sıkıntılarına çözüm, dertlerine derman olacak düzenlemelerin bir an önce yapılmasını istiyor. Sendikalar güncellenmiş, çağın şartlarına ve ülke gerçeklerine uygun yasaların çıkarılmasında ısrarlı. İşsizliği, hacizleri, hızla artan suç oranlarının beraberinde getirdiği tehditleri, suçluyu da mağduru da tatmin etmeyen adalet sisteminin yeniden ele alınmasını ve diğer yığınla sorunu da düşündüğümüzde problemin boyutunun ne kadar büyük olduğu görülecektir.
Dağ gibi birikti sorunlar.
Ümitler kaybedilmeden önce bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Vatandaş “kendi başının çaresine bakmak gerekir” fikrini özümsemeden önce adım atmak mecburiyet haline gelmiştir.
İktidarın öncelikli hedefi bu sorunların çözümü olmalı, aklı fikri bu sorunları nasıl çözeceğinde olmalıdır.
İktidar, bugünden başlamak üzere bekleyen sorunlara el atmalı, ilgili sendika, dernek, birlik gibi sorunlara taraf olanların temsilcileriyle mutabakata vararak, onların hassasiyet ve endişelerini dikkate alarak çözümler üretmeli, yasal düzenlemeleri hayata geçirmelidir.
Başbakan, vatandaşın sesine kulak vermeli, duygusallıktan kurtulup, çevresindeki bürokratları yeniden gözden geçirmeli, kendisine ve partisine zarar veren isimleri kadrosundan uzaklaştırmalıdır.
İktidar partisi, ben yaptım oldu dayatmasından, intikam duygusundan, çatışmadan uzak durmalı, yanlışta ısrar etmemeli, hatadan dönmenin de erdem olduğunu unutmamalı, her kesimi kendisinden sayan bir kadroyu oluşturmadan başarılı olunmayacağını, ilk seçimde dibe vuracağını aklından çıkarmamalıdır.
Vatandaşı aşağılayan değil, kucaklayan olmalıdır.
Her şeyden önemlisi de, dile getirdiğimiz eksiklikleri savunmaya geçmeden kabul etmeli, gecikmeden bunları gidermelidir.