Her geçen gün krizin derinleşerek yoluna devam ettiği Güney Kıbrıs’ta 10 günü aşkın süredir kapalı olan bankalar dün polis eşliğinde açıldı. Banka şubelerinden parasını çekmek isteyenler bankaların önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Banka müşterilerinin şubelere polis eşliğinde ve teker teker alınması, içerdeki müşterinin polis nezaretinde işlemini tamamlayıncaya kadar başka müşterinin içeri alınmaması, dışarıda bekleyen mevduat sahiplerinin endişeli ve öfkeli halleri krizin boyutunun ne kadar tehlikeli noktaya ulaştığını göstermesi açısından oldukça önemlidir.
Güney Kıbrıs’ta yaşananlar bununla kalmadı elbette... 10 günü aşkın süredir kapalı olan bankaların açılmasının ardından bankalara akın eden kızgın kalabalığı görüntülemek için bekleyen dünya medyası ve Güney’de bulunan turistlerin gözü önünde çirkin bir de lay yaşandı. Meydandaki banklardan birinde oturan Fransız turist, bir şey söylemeksizin oturduğu yerde Türk Bayrağını tutmaya başladı. Türk düşmanlığını içine nakış nakış örmüş Rum fanatikler, Fransız’ın elinden aldıkları Türk Bayrağını önce büyük bir düşmanlıkla parçaladı sonra Türk Bayrağına duyduğu kin ve nefreti yüzünden okunan yaşlı bir Rum kadını bayrağımızı yaktı. Çevredeki Rum Polisleri magazinsel bir olayı izler gibi izledi ve hiçbir engelleyici müdahalede bulunmadı.
Sadece Rum polisi değil, Rum basını da dünyanın ünlü haber ajansları ve TV’lerinin büyük ilgi gösterdiği çirkin saldırıyı görmezden geldi, haber bültenlerinde yer vermedi.
Biz, birkaç gün önce güneyde yükselen Türk düşmanlığına dikkat çekmiş, gerekli önlemlerin alınmasını önermiştik. Bugünlerde vatandaşlarımızın Güney Kıbrıs’a geçmemesi kendi güvenlikleri açısından oldukça önemlidir.
Özellikle Güney’e giden Kıbrıslı Türklerin tehlike kokan kalabalık ortamlardan uzak durması gerekiyor...
Dün, içine düştükleri krizden bile sorumlu tuttukları Türkiye Cumhuriyeti bayrağına saldıranlar bugün kimliğinde Türk yazanlara aynı çirkin girişimde bulunabilir...
Yaşadıkları ekonomik kriz nedeniyle daha da hırçınlaşan Rumların çirkin saldırılarına muhatap olmamak adına birkaç gün Güney’e gidilmediğinde kimse birşey kaybetmez...