Avrupa ülkelerinde birbiri ardına patlak veren ekonomik kriz her geçen gün derinleşmeye, ortaya çıktığı coğrafyalarda derin ve sosyal yaralar açmaya devam ediyor.
Bugün Avrupa Birliği olarak tanımlanan bölgede işsiz sayısı 20 milyona dayanmış durumda...
Krizin dayanılmaz etkilerine maruz kalan ülkeler çeşitli çözüm yolları aramaya devam ediyor...
Daha bir kaç gün önce Güney Kıbrıs’ta bir kişi Kilise merdivenlerinde açlıktan bayıldı. Yine bir kaç gün önce, Bulgaristan’da hüküm süren krizden kurtulmak için bütün ibadethanelerde dualar edildi...
Bu iki olay bile yaşanan krizin derinliğini, insan yaşamını nasıl tehdit ettiğini, iktidarların içerisine düştüğü çaresizliği anlamak için yeterli...
Diğer Avrupa ülkelerinde ki durum Güney Kıbrıs’taki durumdan farklı değil... Artan intihar vakalarıyla, yaşanan aile dramlarıyla, iflas eden işadamlarıyla, halka dayatılan kemer sıkma politikalarıyla halk inim inim inliyor. Tırmanan yabancı düşmanlığı ve milliyetçilikle toplumlar gerilmeye, çok daha büyük kargaşa ve tehlikeye doğru hızla ilerlemeye devam ediyor...
Bugün Avrupa, bir zamanlar bir çok ülke insanın imrendiği yer olmaktan çok uzak...
Son açıklanan verilere göre Yunanistan ve İspanya’da işsizlik yüzde 30’lara doğru tırmanıyor... Almanya’da 2,5 milyon olan işsiz saysı, Fransa’da 3,5 milyonu buluyor. Türkiye’de işsizlik oranı son açıklanan verilere göre yüzde 8,5...
Tek başına bu rakamlar bile Türkiye’nin kısa sürede ne kadar yol kat ettiğini göstermeye yeterlidir...
Güçlenmesi, istikrar içerisinde olmasıyla her Kıbrıslı Türkün gurur ve mutluluk duyduğu Türkiye Cumhuriyeti, dünyada hüküm süren karmaşa ve kaosa rağmen, Rumların eseri Kıbrıs sorunu başta olmak üzere onlarca sorunun çözümü yönünde samimi ve fedakarane adımlar atmış, ancak emelleri farklı olan, uzlaşma niyeti taşımayan muhataplarından aynı karşılığı görememiştir...
Bütün karşı çalışmalara, ayağına vurulmak istenen prangalara rağmen IMF’ye borcunu sıfırlayan Anavatan Türkiye, bir yandan Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika ülkelerinde yılların ihmaliyle kopma noktasına gelen tarihi bağlarını her geçen gün güçlendirmeye gayret ederken, diğer yandan bir çok ülkeye karşılıksız çeşitli, ciddi destekler vermeye, sıkıntıya düşen ülkelerin yardımına bir görev ve sorumluluk bilinciyle herkesten önce koşmaya devam etmektedir...
Türkiye hükümeti, bugünkü duruma gelebilmek için defalarca sistemi reforma tabi tutarak sistemin hantallaşmasını önlemiş, böylece değişen şartlara ekonomik ve siyasî sistemin anında entegre olmasını sağlamıştır. Hızlı değişen şartlara hızlı uyum Türkiye ile çevresindeki ülkelerin arasında anlayış farkının uçurum seviyesine gelmesine neden olmuştur. Bu durum komşularla sorun doğuracak potansiyale sahip olması nedeniyle, ivedilikle önleyici çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Bu çalışmaları Anavatan hükümetinin yürüttüğüne olan inacımız tamdır.
Önümüzdeki kısa süre içerisinde Anavatan, kendi içerisinde barış ve kardeşlik ortamını sağlamlaştırırsa, işsizlik rakamlarının hızla düşeceği, ekonomik göstergelerin mükemmelleşeceği, dış politikada hedeflerine daha rahat ulaşacağı muhakkaktır.
Biz yarının Türkiye’sinin herkesin hayallerini süsleyen ülke olacağından şüphe duymuyoruz...