Ülkemizde bir yılı aşkın süredir devam eden siyasi gerginlik, bugünlerde tavan yapmış durumda. Bu süre içerisinde siyasilere hem politik cepheden hem de vatandaştan yoğun ve ağır eleştiriler geldi.
Bizlerde son bir yılda çok şey gördük bu ülkede... Bazen güldük, bazen gerildik hep birlikte.
Var olduğunainandığı kötü gidişata meclis kürsüsünden neredeyse yarım gün inmeden saatlerce konuşarak tepki gösteren, meclise eşekle gelen, balon uçuran vekilleri gördüğümüzde gülümsedik.
Sakinliğiyle tandığımız meclis başkanının gazetecileri azarlayaşından, siyasi tansiyondaki iniş çıkışların, siyasi arenadaki çalkantıların siyasetçilerimiz üzerinde ne denli baskı yarattığına şahit olduk ve üzüldük.
Ait olduğu siyasi gruba bağlılık refleksiyle, bir vekilin kürsüden pankart açmasına engel olmak için “Çin usulü” uçuş tekniğini kullanan bayan bir vekilimizin çevikliğini gördük kahkahalara boğulduk.
Mecliste bardak fırlatan, küfür eden vekilleri gördük utandık, gerildik.
İktidar partisinde bir grup milletvekili ülkeye zarar verdiğini düşündüğü partilerini iktidardan düşürmeye yönelik girişimde bulunarak bir ilke imza attılar ve ardından DP’ye geçmek zorunda kaldılar.
Yapılan bu girişimin etikliğine yönelik tartışmalar, karşılıklı suçlamalar devam ediyor.
Siyaset her şartta ayakta kalma, başarma sanatıdır. Bu durumu “Düştüğün yerden kalkarken bir avuç toprak almak” şeklinde özetlerdi eskiler.
Başaramıyorsa, kaybetmişse ülkeye ve halka vereceği bir şeyde yoktur o siyasetçinin.
Kendi varlığını koruyamayan, koltuğuna sahip çıkamayan, girdiği her tartışmayı ve düelloyu kaybeden siyasetçinin ülkeye ve halka vereceği, kazandıracağı bir şey olmadığı kesindir.Siyasetçi her hal ve şartta kazanmaya kodlanmış insan demektir. Bu motivasyon halkı ikna etmekte en önemli etmendir.
Siyasette etik tartışması, partiden transferlerle, ayrılmalarla, kendi partisini iktidardan uzaklaşmaya çalışmakla ilgili alanda yer almaz. Bazen bunları yapmamak siyaseten etik davranmamak demektir. Çünkü her vekil, asıl olan halka karşı sorumludur. Kendisini vekil tayin edenlere karşı her milletvekili bu sorumluluğunun bilincinde hareket etmelidir. Vekili oldukları insanların yani vatandaşın haklarını,menfaatlerini tehdit eden, huzur ve güvenliğini tehlikeye sokan bir gidişatın varlığına inanıyorlarsa buna karşı her türlü demokratik enstrümanı kullanmalıdır.
Evet ufukta bir seçim var. Bu seçimi kazanmak için kıyasıya bir yarış başlamıştır. Paylaşılacak pastanın küçüklüğü, alanın darlığı siyasi tangoyu bir yandan zorlaştırırken diğer yandan temposunu artırıyor.
Şimdi hep birlikte kimlerin siyaset yapmaya layık olduğunu vatandaşın belirlemesini bekleyeceğiz.Önümüzdeki bir kaç ay, ayak ayak üstüne atıp, vekil seçme yani kimi beğendiğine karar verme zamanı.
Bu kararı etkileyen en önemli faktör dar alanda tangoyu iyi icra eden olacaktır.