2001 yılındaydı. İstanbul’da yürürken başı örtülü bir kızın uzattığı broşürde gördüğüm ve gönüllülük esasıyla tanıtımın yapıldığı partinin, Türk siyasi tarihine yön vereceğini tahmin etmek zordu.
Türkiye’yi bu denli değiştireceğini, devrim niteliğindeki çalışmalara imza atacağını…
Siyasi yelpazedeki yerini, “muhafazakâr demokrat” olarak tanımlayan AK Parti, eski Fazilet Partisi, Doğru Yol Partisi ve ANAP gibi partilerden gelen kişilerin oluşturduğu bir parti olmasının yanı sıra, değişik parti ve siyasi görüşlerden pek çok adı barındırdı.
Fazilet Partisinin uzantısı olduğu reddeden parti, “milli görüş gömleğini çıkardık” diyerek, geniş bir yelpazeye hitap ettiğini savundu.
Söyledikleri doğruydu. İlginçtir, AK Parti muhafazakar, modern, liberal, devrimci birçok görüşün buluşma noktası oldu.
2001'den itibaren katıldığı tüm seçimlerden birinci olarak çıkan partinin adayı Abdullah Gül, tüm tartışma ve karşı çıkmalara rağmen, Cumhurbaşkanı seçildi.
AB üyeliği yönünde attığı adımlar, milliyetçi ve sol kesimlerce 'ulusal çıkarlardan ödün verildiği' iddiasıyla eleştirilirken, radikal çıkışları batının hoşuna gitti.
Türkiye Cumhuriyetinin alışık olmadığı türden, değişik ancak başarılı bir yönetimdi… 2004 yılında yapılan yerel seçimlerde, yüzde 41.67'lik oyla birinci olan parti, belediyeler bazındaki sonuçlara göre ise 1.950 belediye kazandı. 15 büyükşehir belediyesinden 11'ini kazanarak Ege ve Güneydoğu Anadolu'daki bazı il belediyeleri hariç tüm Türkiye'de başarılı oldu.
2007 yılında yapılan genel seçimlerde, daha öncesinde meydana gelen cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmaları ve 27 Nisan Bildirisi gibi tartışmaların ardından, yüzde 46.58'lik bir oy oranı ile Türkiye tarihinde hükûmette bulunan bir parti olarak girmiş olduğu seçimlerde oy oranını arttıran birkaç partiden biri oldu. Türkiye'nin 81 ilinin, 80'inden milletvekili çıkardı.
2009 yerel seçimlerinde 15.513.554 seçmenin oyunu aldı. Oy oranı bir miktar düşse de, Türkiye genelinde birinci parti konumunu korudu. İstanbul ve Ankara gibi 10 büyükşehir belediyesi ile beraber toplamda da 1442 belediye kazandı.
2011 genel seçimlerinde ise 21 buçuk milyon oy alarak yüzde 50’yle 326 milletvekili çıkardı.
Girmiş olduğu üç genel seçimde de birinci parti olarak ipi göğüsleyen, oyunu yükselterek iktidarda kalmayı başaran ilk parti olma özelliğini taşıyan AK Parti, 17 Aralık depremine ve tüm yıpratma politikalarına karşın oylarını koruyarak, Türkiye genelinde galibiyeti yakaladı.
Bundan sonra AK Parti’nin yapması gereken, halkın bu teveccühüne karşın, tevazu göstermek, şeytanın en sevdiği haslet olan kibirden uzak durmaktır.
Halkı kendisine oy verenler-vermeyenler diyerek ayırmadan hizmet götürmek, katılımcı ve paylaşımcı bir yapı oluşturmaktır.
Bunu güç savaşı olarak değil, hizmet yarışı olarak görmek, kendisine inananları mahcup etmemek, inanmayanları mahcup etmek zamanıdır.