Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılından bu yana 3 yerel seçim ve 3 genel seçim ve 2 referandumdan da zaferle çıktı.
Erdoğan bu başarısı ile zor bir rekora da imza atmış oldu.
Başbakan Erdoğan 2002 yılında seçildiği zaman Kıbrıs’ın hem iç ve dış siyasetinde büyük bir değişim oldu.
Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözümdür politikası, Erdoğan’ın Kıbrıs’a el atmasıyla birlikte son buldu.
Bunun neticesinde 2004 yılında Annan Planı ortaya çıktı.
Kıbrıs Türk halkı bu plana ‘evet’ derken, Kıbrıslı Rumlar ise ‘hayır’ dedi.
Ancak plana evet diyen Kıbrıs Türk tarafı cezalandırıldı.
AB tarafından söz verildiği halde ambargolar kaldırılmadı.
2002 yılında Erdoğan iktidara geldiği zaman Kuzey Kıbrıs’ta nasıl bir ekonomik tablo vardı.?
Herkes memur olmak istiyordu.
Genç yaşta emeklilik ordusu yaratılmıştı.
Devletin bütçesi adeta delik deşikti.
Bu delik her geçen gün artıyordu.
Bu delik Türkiye’nin desteği ile kapatılıyordu.
Uzun vadeli bir plan yoktu.
Türkiye yollasın, Kuzey Kıbrıs harcasın şeklinde bir izlenim yaratılmıştı.
Başbakan Erdoğan’ın iktidara gelmesinin hemen ardından çeşitli projeler devreye girmeye başladı.
Değişikliğin biri uzun vadeli yatırım projeleriydi.
Bu proje, Kıbrıs Türklerinin kendi kendine yeterli olması projesiydi.
Türkiye’deki Kalkınma Bankası’nın da devreye girmesiyle turizme çeşitli teşvikler verilmeye başlandı.
Aynı zamanda alt yapı yatırımları da gerçekleştirildi.
Ercan Hava Limanı’nın geliştirilmesi projesi de bu alt yapı yatırımlarından birisini oluşturdu.
Dünyada bir ilk olacak olan asrın su projesi.
Uzun vadeli eğitim sektörü.
2002 yılında 20 bin civarında olan üniversite öğrenci sayısı her yıl artmaya başladı.
Üniversitelere verilen teşviklerle bu eğitim sektörü de büyüdükçe büyüdü.
Turizmden sonra gelen ve bacasız sanayi olarak nitelendirilen üniversite sektöründe okuyan öğrenci sayısı 65 bine ulaştı.
Üniversite sektöründeki öğrenci sayısının artmasında yeni hedef ise 100 bin öğrenci.
Bunlar yapılırken ve buradaki amaç, Kıbrıs Türkünün gelirinin arttırılması ve kendi kendine yeterli olması.
AK Parti, Kıbrıs'ta varılacak anlaşmanın ardından, hali hazırdaki münhasır ekonomik bölge anlaşmazlığını AB'ye üye olmakla aşacağını düşünüyor.
Adayı doğrudan ilgilendiren konularda ise hem yönetimde, hem de gelir paylaşımında adil ve eşit olmayan, Kıbrıs Türklüğünü ikinci plana atan, bundan da öte kimliğini yok sayan maceralardan mutlaka uzak durulmalıdır.
Eğer ibret alınacak bir durum ve örnek alınacak bir yer aranıyorsa bunu Annan Planı'nda değil, son 50 yıldır Kıbrıs'taki yaşanmışlıkların bizzat içerisinde aramak gerekir.
Çünkü herkes yanılsa da tarih yanılmaz.