Başarılı bir siyasetçi, deneyimli bir devlet adamı olan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 40 yıllık siyasi hayatında birçok eşikten geçmiş, birçok sıkıntıyla karşılaşmış, birçok başarı elde etmiştir. Bugün de, halkın kendisine gösterdiği teveccühle oturduğu Cumhurbaşkanlığı makamında Kıbrıs sorununun çözümünde kilit rol oynamaktadır.
Ortak metinle ivme kazanan müzakerelerle birlikte, sorumluluğu da artan Eroğlu, tüm partiler ve halkın çözüm yönündeki desteğiyle hayli güçlü bir pozisyona gelmiştir.
Güney’de Anastasiadis’e verilmeyen destek bugün Eroğlu’na verilmiştir.
Ne var ki, bazen heyecana kapılıp, coşkuyla edilen bir söz, deneyimle uyuşmuyor. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, UBP’nin yemeğinde, “Kıbrıs çözümü UBP prensip yolunda olacak” demesi tam anlamıyla amatörlük, Cumhurbaşkanının sarf etmemesi gereken bir sözdür.
Siyasetin, tavla gibi değil, satranç gibi oynandığını çok iyi bilen Sayın Eroğlu’nun, yıllardan beri savundukları şekilde bir anlaşma istediğini dillendirmesi, haklı taleplerinin yanlış algılanmasına ve kendisinin farklı şekilde tanımlanmasına neden olacaktır.
Kıbrıs sorununun çözümünde tek bir partinin değil, Kıbrıs Türk halkının çıkarları doğrultusunda hareket edeceğini çok iyi bildiğimiz Eroğlu, bu ifadesiyle, kendisine karşı güvensizlik besleyenleri sevindirmekle kalmamış, ellerine koz vermiştir.
Şimdi sesli düşünelim;
1.Kıbrıs konusunda, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan önce amacı, ondan sonra yolu açıkladı. Şartsız müzakere masasına oturulacağını ifade eden Erdoğan’ın tek şartı eşitlikti. Ancak bu eşitlik konusunun nasıl sağlanacağı konusunda da kesin çizgiler koymaktan kaçındı.
2. Eroğlu ve i Müzakereci Özersay zaman zaman değişik mesajlar veriyorlar. Örneğin, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu birçok kere “toprak verilmeyecek” demesine rağmen, Özersay geçtiğimiz hafta ADA TV’de, “toprak verilecek, harita ayarlaması olacak” dedi . Annan planına hayır diyen UBP’nin prensibi asla toprak vermemek. Bu durumda Özersay’ın sözlerini nasıl yorumlamalı?
3. Eroğlu, Cumhurbaşkanı olduğu zaman, Mehmet Ali Talat’ın bıraktığı yerden başlayacağını söylemişti. Mehmet Ali Talat’ın bıraktığı yer UBP’nin mutabık kaldığı yer miydi? Yoksa UBP görüş mü değiştirdi?
Bu durumda UBP veya Eroğlu’nun bir açıklama yapması gerekiyor.
Bir başka konu da Güzelyurt 200 DP’linin, partilerinin, Eroğlu’nun kontrolüne girdiği gerekçesiyle ıstıfa ettikleri haberi;
Acaba UBP de mi Eroğlu kontrol altına geçti ve iki parti de, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda hemfikir?
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun da, tüm Kıbrıs Türk Halkı gibi çözüm istediğine kuşku yok, ki zaten tüm Kıbrıs Türkü 2004’de çözüm istencini ortaya koyarak, Rumların çözüme köstek oldukları tüm dünyaya göstermişti. Yıllar içinde AB verdiği sözü tutmayarak, Güney Kıbrıs’ı içine aldıysa ve Kuzey Kıbrıs üzerindeki izolasyonları kaldırmadıysa da, zaman Kıbrıslı Türklerin haklılığını ortaya çıkardı.
O yüzden, çözüm umutlarının yeşerdiği şu günlerde, bu avantajı Kıbrıslı Türklerin lehine kullanarak, Kıbrıs Türkleri adına olumlu bir sonuç almak gerekiyor…
Ve, ağızdan çıkacaklara dikkat etmek, siyaseti Sarayönü’nde oynanan tavla gibi değil, satranç gibi görmek, uygun yerlerde, uygun hamleler yapmak…