Son günlerde KKTC’de kamu malına zarar veren Vandallar türedi.
Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde arkadaşımız Suna Erden, Karaoğlanoğlanoğlu’ndaki otobüs duraklarının tahrip edilmesiyle ilgili bir haber yapmıştı.
Duraktaki camlar tuz buz olmuş, oturaklar yerinden sökülmüş.
Birisi veya birilerini sanki hınç almış duraklardan. Öfkeyle saldırıldığı belli.
Dün basına düşen bir habere göre de, Lefkoşa Kumsal Parkındaki aydınlatma sistemi hasara uğratılmış.
Elektrik parasının ödenmemesinden dolayı yıllardır karanlıkta kalması dolayısıyla karanlık kişilerin ve ayyaşların mekanı olan park, tam bölge halkının hizmetine girmişken, bazı hain kişiler yine karanlığa boğmak istemiş parkı.
***
HASAR BEDELİ 139 MİLYON LİRA
Geçtiğimiz aylarda Türkiye’de çıkan olaylarda da kırılmadık trafik lambası, trafik levhası, sökülmedik kaldırım taşı kalmamıştı. Parklardaki ahşap bankları söküp yakmışlardı duyduklarımıza göre. Dükkanların camları ve tabelaları kırılmış, tahrip edilmiş, bunu savunan insanlarda adını “toplumsal eylem” olarak koyup vicdan rahatlatmışlardı.
Yapılan ayrıntılı araştırmalara göre, Gezi Parkı protesto eylemlerinin yarattığı tahribatın değeri yaklaşık 139 milyon lira.
Bunun yarısını (74 milyon lira) işyeri zararları oluşturuyor. İkinci sırayı 15.5 milyon lirayla polis araçlarındaki hasarlar, üçüncü sırayı ise 10'ar milyon lirayla belediye araçlarının hasarı ve kaldırım tadilatları alıyor.
Kamu binalarına verilen zarar yaklaşık 2 milyon lirayken, özel araçlarda 6 milyon lira, otobüs durağı zararlarında 4.3 milyon lira, reklam panoları ve trafik levhalarında 4.1 milyon lira ambulanslarda 2.8 milyon liralık maddi hasarlar oluşmuş.
Bu manzaralar, şiddet ve tahrip içerikli eylemler yapanların duygu ve düşünce dünyalarını anlamamız açısından önemli bir gösterge aslında. Hedef gözetmeksizin yapılan bu tahribat, öncelikle “düşmanlık” psikolojisini çağrıştırıyor. Sanki düşman toprakları tahrip ve talan ediliyor gibi…
Öyle ya, ülkesine, bir arada yaşadığı insanlara saygı ve sevgi duyan bir genç bu zararları veremeyeceğine göre, ortada yanlış giden bir şeyler var.
Aslında o kişiler biraz empati yapsa, yakılan araçların, tahrip edilen dükkanların kendilerine ait olduğunu, sökülen kaldırım taşlarının, yıkılan lamba direklerinin kendisine ait olduğunu düşünse, arabasının kaportasını paramparça etmeye çalışan birilerini düşünse, işyerinin vitrinininyerle bir olduğunu, mallarının talan edildiğini düşünse…
Çalışıp çabalayarak kazandıklarının birileri tarafından paramparça edildiğini düşünse…
Özetle, başkalarının sahip olduklarına veya kamu malına zarar vererek “hak arama” iddiasının “hak” kavramıyla uzaktan yakından alakası olamaz. Hele hele kamu malına zarar verildiğinde milyonlarca kişinin hakkına tecavüz edilmiş demektir. Allahtan korkan ve kul hakkına inanan bir kişinin bu tür davranışlarda bulunması mümkün değildir.