Dün 11 yıllık komşumuz Nevzat ağabeyi ebedi yolculuğuna uğurladık.
Sapasağlam insan. Hayat dolu. İnsanın aklı hayali almıyor ama kader, vakit saat geldiyse kimse bir saniye ileri alamıyor.
Ne var ki, kaderin tecellisinde bir takım enstrümanlar var.
Kaza gibi, hastalık gibi, ihmal gibi, hata gibi…
Nevzat ağabey hastanede gözlerini yummuş. Ama hasta olarak gitmemiş hastaneye. İki gün önce göğsünde bir ağrı hissedince, ihmal etmeden hastanenin yolunu tutmuş. Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde anjiyo yapılmış yanlış anlamadıysam. Bu anjiyoda üç damarının tıkalı olduğu ortaya çıkmış. Kalp naklinin bile başarılı sonuçlar verdiği bir dönemde, üç damarın açılması kolay ancak Nevzat ağabeyin ömrü ameliyata yetmemiş.
Durumun aciliyetini ancak doktorlar bilirdi elbet. Acele etmelilerdi, üç damarını açmalılardı Nevzat ağabeyin.
Olmamış, yetişememiş ve dünyalar iyisi bir insan daha hayata veda etmiş, gözü yaşlı bir eş, bir anne, bir kardeş, iki kız, bir torun ve onlarca seven bırakarak…
Takdiri ilahi demekten başka bir çare yok… Nur içinde yatsın, Allah sevenlerine ve acılı ailesine sabır versin ancak şayet bu ölümde bir ihmal varsa sorumlular cezalandırılsın ki başka canlar yanmasın.
Daha önce bu konuyla ilgili bir yazı yazmak isterdim, kısmet bugüneymiş; Nevzat ağabeyin babası 30’lu yaşlarının çok başında, 48 yıl önce, 12 Temmuz 1966’da bir eğitim uçuşu sırasında kullandığı savaş uçağının Bolu Dağları’nda düşmesi sonucunda şehit olan Kıbrıslı Türk pilot yüzbaşı Gültekin Şengör…
Kıbrıslı Türklerin ilk şehit pilotu…
En büyüğü 7 yaşında olan üç çocuk, gencecik bir eş bırakan şehidine sahip çıkmadı bu millet.
Türkiye Hava Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılan, 1963 olayları sırasında Türkiye’den bir askeri uçakla Kıbrıs’a kan taşıyan,Şehit Pilot Cengiz Topel ile 1964 Erenköy hava operasyonuna katılan, 1965-1966 yıllarında Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görev yapan Gültekin Şengör’e şehitlik payesi verilmedi!
Ailenin –haklı olarak- şehitlik payesi verilmesi istemi, doğup büyüdüğü vatanında “KKTC hudutları dışında” öldüğü gerekçesiyle reddedildi.
1985 yılında KKTC hükümeti, “Şehit, Hadise Kurbanı ile Malülleri ve Yakınlarını Saptama Komitesi” 8 Temmuz tarihli kararında, “Gültekin Şengör 1966 yılında Türkiye’de eğitim uçuşu yaparken uçağı düşerek şehit olmuştur. Adı edilenin burada da şehit sayılması istenmiştir. Olayın KKTC hudutları dışında cereyan etmesi ve konunun komitenin görev kapsamına girmediğinden müracaatın reddine” dedi! Aynı karar Bakanlar Kurulu’nun 31 Temmuz 1985 tarihli ve 4001 sayılı kararında da aynen yer aldı.
Geride kalan üç torunu için devletten arsa isteyen Gültekin Şengör’ün babası Mustafa Nevzat, 1987’de -torunları için- hükümetten bir arsa alabildi ancak 1995 yılında yani, Şehit, Hadise Kurbanı ile Malülleri ve Yakınlarını Saptama Komitesi ile Bakanlar Kurulu’nun ilgili kararından 14 yıl sonra CTP-DP koalisyon hükümetinin İçişleri Bakanlığı’ndan aileye gönderilen bir yazıda, Gültekin Şengör’ün yasa kapsamında şehit olarak kabul edilmemesi nedeniyle tahsis edilen arsanın geri alındığı bildirildi.
Yılan sokmasından bacağı kesilenlerin gazi maaşı aldığı, haksız mal mülk edilenler cenneti olan, ganimet zenginleri yaratan bu devlet, kendi şehidini şehitten saymadı…