Kıbrıs'ta koşulların değiştiği bir gerçek.
KKTC ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Lideri DimitrisHristofyas denedikten sonra iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon modelinin işlemeyeceği kanıtlandı.
Ancak bunu kimse istemiyor.
Rum lideriNikosAnastasiades, siyasi intihar pahasına Annan Planı'na 'Evet' demiş bir isim.
Ekonomik krizle birlikte Kıbrıslı Rumlar bir arayış içine girdi.
Artık ellerinde tuttukları AB kartı da o kadar güçlü bir kart değil.
Kıbrıslı Rumlar henüz ne kadar gaza sahip olduklarını kanıtlayamadılar.
Rumların gerçekten gazı var mı belli değil.
Ama İsrail'in gazı var.
Hem de Kıbrıs üzerinden Türkiye'ye bir boru hattıyla taşıma fikrini değerlendirmeye de hazırlar.
Tabii bunun olabilmesi için Kıbrıs'ta çözüm olması şart.
ABD'nin birden Kıbrıs sorununa ilgi duymaya başlamasının arkasında gaz hikâyesi mi var yani?
Bilmiyoruz.
Ama bildiğimiz şey Washington yönetiminin Doğu Akdeniz'deki gaz hikâyesine oldukça ilgi gösterdiği.
Hatırlayalım; Bakü-Tiflis-Ceyhan da Amerikalıların fikriydi.
Bu da aynı Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi son derece stratejik bir boru hattı olur.
Yani Türkiye bir anlamda terminal olur.
ABD bunu desteklemeye karar verdi mi şu aşamada bilmiyoruz, ama onlar açısından rasyonel bir politika olduğu ortada.
Sonuçta Türkiye bu fırsatı kaçırsa da İsrail gazını çıkarmak için bir yöntem bulur.
İşte bu soruların cevabını ABD’nin iki numaralı adamı Joe Biden’ın Kıbrıs’a yapacağı ziyarette saklı.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Kıbrıs’ı ziyareti sırasında, Güven Yaratıcı Önlemler konusunu masaya yatıracak.
Kapalı Maraş bölgesinin durumuyla ilgili iki tarafın nabzını yoklayacak.
Maraş’ın açılması karşılığında Kıbrıs Türk tarafına ne gibi tavizler vereceği ise başka bir soru işareti.
Maraş karşılığında Kıbrıs Türk hava ve deniz limanlarının açılıp açılmayacağı da ABD’nin iki numaralı adamına sorulacak.
Kıbrıs Türk tarafı JoeBiden’e, daha önce de Annan Planı’na evet demesi için Kıbrıs Türk tarafına verilen sözlerin unutulmamasını hatırlatacak.
Türkiye, bölgede ve dünyada güçlendikçe, dünyanın küresel aktörlerinin Türkiye’ye bakış açısı da olumlu yönde gelişiyor.
Buna paralele olarak da Türkiye’nin sorunlarına yaklaşım daha sempatik hale geliyor.
Belli ki Washington mutfağında bir şeyler pişiriliyor.