Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın günübirlik KKTC gezisi Rumları ve Yunanistan’ı çok kızdırdı.
Ne hikmetse bizden bazılarını da!
Söyledikleri çok çarpıcıydı Erdoğan’ın. Kıbrıs Türkü’nün arkasında olduğunu, suyun arkasından elektrik getireceklerini söyledi.
Yüzyıllar boyu kuraklıkla imtihan olmuş bu adaya su yani can gelecek.
Elektrik kesintisinden mustarip KKTC’ye elektrik gelecek.
Kıbrıs Türkü’nün penceresinden bakınca, bu nimete yatıp kalkıp şükretmek lazım ama olmuyor nedense…
Bazıları, Rumların duyduğu derecede rahatsızlık duyuyorlar, suyla elektriğin gelmesinden.
Zaten bunla ilgili sıkıntılarını da gizlemiyorlar.
Suyun gelmesi demek, KKTC’nin ekonomik ve sosyal yönden güçlenmesi, Güney’den üstün konuma gelmesi demek.
Elektrik ona keza…
Türkiye’den elektrik geldiğinde evlerdeki elektrik faturaları yarıdan aza inecek, Rumların maliyetlerinin altında üretim yapılacağı için Rum piyasası kuzeyin baskısı altına girecek, otel maliyetleri ve konaklama fiyatları düşecek, süper marketlerde daha az elektrik gideri olacağı için fiyatlar aşağı çekilecek, devletin elektrik giderleri azalacak, altyapıya daha çok para ayrılacak, KKTC elektrik sistemi Türkiye’nin enterkonnekte sistemine bağlanacak. Böyle olunca elektrik fazlası üretimi tüketim düzeyindeki değişimlere göre ziyan olmadan kullanılacak.
Kıbrıs Türkünün elini güçlendirecek, büyük projeler bunlar.
“Türkiye’de ne varsa KKTC’de de olacak” mottosuyla hareket eden Türkiye Cumhuriyeti, milyon dolarlarla ifade edilen dev projeleri gözünü kırpmadan hayata geçiriyor.
***
Kuraldır, düzenin bozulmamasını sağcı biri isterse bu sıkı statükoculuktur, şayet solcu isterse, bu emekçinin hakkını korumaktır.
Bu kural KKTC’de daha da ağırdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde Rumların haksız işten çıkarmalarından illallah eden Türklerin, kendi yönetimlerini oluşturur oluşturmaz çalışanlara “sağlam” haklar vermesi bugünkü düzenin müsebbibi…
Çalışmadan alınan maaşlara alışan kurumlar, sendikaların da gücünden de cüret alarak, devlet memurluğunu, mevcut mesai saatlerini işyerinde geçirme olarak algılayıp, bunu hakmışçasına içselleştirdiler.
13., 14., 15. maaşlar kesilecek diye ayağa kalktılar, yılda 13, 14, 15 ay varmış gibi…
Hak etmedikleri parayı istediler hiç çekinmeden… Nasıl olsa devlet bir şekilde ödeyecekti…
Altyapıdan kıstı, hizmetten kıstı, dolaylı vergiler getirdi bu parayı ödedi nitekim.
***
Bazılarıelektrik ve suyun gelecek olmasından rahatsız.
El-Sen de bunlardan biri…
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-Sen) Erdoğan’ın “suyun ardından kablo ile elektrik de getirileceğine” ilişkin açıklaması üzerine hükümetten açıklama istiyor. “Basiretsizliğin bu kadarı da artık fazla. Bu hükümet ne zaman TC’den kablo ile elektrik getirilmesine karar verdi? Ortada yapılmış herhangi bir fizibilite çalışması var mı? En önemlisi hükümetin bilgisi dahilinde olan ve halkımız bir yana, Bakanlar Kurulu kararı var mıdır? Varsa hangi tarihte resmi gazetede yayımlandı? Bu tür projelerin maliyeti nedir? Bu projeler Kıbrıs Türk halkına borç olarak yazılmıyor mu?” diye soran El-Sen, bombayı açıklamasının sonunda patlatıyor: “Elektrik sektöründe çalışanlar işlerini kaybedecekler mi?”
Ülkeyi, ülke insanını kalkındıracak ve rahmetli Özal’ın deyimiyle “çağ atlatacak” projeye, birileri, ceplerine daha az para gireceği için karşı.
Bir sendikacının söylediğine göre Elektrik Kurumu çalışanlarından bazıları 10 bin TL’ye yakın maaş alıyor. Mesai şu bu eklenince bu para 20 bin TL’yi buluyor. Dolayısıyla elektriğin gelmesi demek, bu kişilerin kaynaklarının kesilmesi demek. Zaten özeleştirmeye de bu nedenle karşılar. Kıb-Tek Yönetim Kurulu Kıb-Tek’in gelirinin yılda 100 milyon TL arttığını söylerken, kurumun her geçen gün borç batağına saplanmasının nedeni de hemen hemen tüm gelirin maaşlara gitmesi.
Sürdürülebilir bir ekonomi ve kurumsal yapısı olmayan ve gün geçtikçe de daha kötüye giden KKTC’yi,sihirli değnek değmişcesine kalkındıracak su ve elektrik projesi, -iyi niyetle- günü kurtarmak, -biraz ağırı- Rum’un değirmenine su taşımak niyetinde olanlarca reddediliyor. Ceplerinden bir kuruş çıkmayacağını bile bile maliyet soruyorlar Türkiye’ye.
Son söz; KKTC’de bir devir kapandı, yeni bir döneme doludizgin gidiyoruz. Üzücü ama bizim kümeste yemlenip komşunun kümesine yumurtlama dönemi bitti…