Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis, şahsının ve Rum tarafının çözümü arzu ettiğini savunuyor.
Bunun yanı sıra, doğal gazda Kıbrıslı Türkler’in de hakkı olduğunu biliyor..
Ancak Kıbrıslı Türklerin de doğal gazdan faydalanabilmesi için Kıbrıs sorununun çözümlenmesi gerektiğini kaydediyor.
Anastasiadis devam ediyor ve “Türkiye’nin bunu hatırlatmasına ihtiyacımız yok” diyor.
Daha da ileri giderek, Türkiye’den Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini durdurmasını istiyor.
Türkiye’nin, Kıbrıs MEB’İndeki son faaliyetleriyle Rum toplumu arasında güvensizlik ve gerçek niyetleriyle ilgili kuşku yarattığını iddia ediyor.
Anastasiadis bu nedenle müzakereleri askıya almaktan başka seçeneği kalmadığını da savunuyor.
Yani bir başka ifadeyle Rum Lideri, müzakereler konusunda topu Ankara’ya atıyor.
Ne yapacaktı Türkiye?
Elleri kolları bağlı mı kalacaktı Türkiye?
Masadan kaçan Türk tarafı mı?
Piri Reis gemisi Akdeniz sularında gezerken neden masadan kaçmadın diye sormazlar mı adama..
Kıbrıs Rum yönetiminin İsrail ile “Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması” imzalaması üzerine basının da konuya ilgisi arttı.
Hatta İsrail’in Ankara Büyükelçisi GabyLevi’nin dışişlerine çağrılarak uyarılması üzerine bu ilgi daha da arttı.
Halbuki, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Mısır ve Lübnan ile benzeri anlaşmalar imzalaması bu kadar dikkat çekmemişti.
Bu nedenle Ankara gerekli girişimlerde bulunmalı ve gelişmeleri uluslararası camianın kabul edeceği bir şekilde durdurabilmeli.
Türkiye, KKTC için Arap aleminin desteğini de sağlayabilmeli.
Müslüman Arap ülkeleri Filistinlilere gösterdiklerini iddia ettikleri desteğin yarısını KKTC’ye göstermiş olsalardı bölgedeki durum bugün çok farklı olurdu.
Bu nedenle Doğu Akdeniz’in potansiyel kaynakları küresel ölçekte merak uyandırmaya devam ediyor.
Bu kaynakları çıkarmak ve kullanmak bölgedeki tüm aktörlerin ortak derdi olacak.
Başka bir bir ifadeyle Doğu Akdeniz’in tartışmalı suları asıl bu kaynaklar çıkarıldığında ısınacak.
Kaynakların bulunması ve taşınması bölgede çok aktörlü ve sorunlu yeni bir siyasi çekişmeye yol açacak.
Sonuçta, Doğu Akdeniz’i son derece hareketli bir gelecek bekliyor.