Geçtiğimiz gün kısa süreli ve belirli aralıklarla yağan yağmur sonucunda ister Endonezya’daki Muson yağmurlarının ardından meydana gelen toprak kaymaları ve selleri aratmayan görüntüler, isterseniz de Venedik’te gondol sefası deyin… Nasıl bir isim koyarsak koyalım olay mahalibizim ülkemizdi ve canımız yandı.
Geçtiğimiz gün kısa süreli ve belirli aralıklarla yağan yağmur sonucunda ister Endonezya’daki Muson yağmurlarının ardından meydana gelen toprak kaymaları ve selleri aratmayan görüntüler, isterseniz de Venedik’te gondol sefası deyin… Nasıl bir isim koyarsak koyalım olay mahalibizim ülkemizdi ve canımız yandı.
Herkes aportta beklercesine yağmurun yağması, su baskınlarının olmasıyla birlikte birbirini suçlamaya başladı. O yağmur sularının taşıdığı milli çamurları birbirine atmaya başladı.
Bu kafayla bir yere varılamaz halen daha bunu anlayamadık. Çok değil bundan birkaç yıl önce yine bir sel felaketi olmuştu. Güzelyurt sular altında kalmış, insanlar askeri araçlarla kurtarılmış, Lefkoşa Sanayi bölgesinde su girmedik iş yeri kalmamış, Dörtyol ağıllar bölgesinde birçok hayvan telef olmuş, insanlar gecenin bir yarısı telefonlarımıza ulaşmış, imdat çığlıkları atıyorlardı. O sesleri çok çabuk unuttuk.
Doğa affetmez. Unuttuğumuzu bize yeniden hatırlatır. Hatırlatır hatırlatmasına da biz insanoğlu balık hafızalı mıyız neyiz, yine unuturuz.
Düşünün ki bir okul ve öğrenciler mahsur kalıyor. Veliler dışarıda çaresizce suların içinde bekliyor. Allah’tan Sivil Savunmamız, Polisimiz, Askerimiz var da canımıza şimdilik zarar gelmedi.
Alt yapı eksikliği denildi, geçmiş yönetimler suçlandı, peki sonuç?
Meteoroloji uyardı. Yağışlı hava bu akşam itibarıyla yeniden geliyor. İki günde kimse kimseden mucizeler gerçekleştirmesini bekleyemez ama bunun için yıllar yeterliydi.
Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız sel felaketleri, barajların taşıp bölgelerde ciddi tehdit yaratması… O günlerden şimdiye kadar hiçbir şey yapılamaz mıydı?
Tek suçlu yerel yönetimler mi? Dere yataklarına inşaat izini verenler mi? Tek suçlu dere yatağının bile bile yönünü değiştirenler mi? Tek suçlu anasından babasından kalan iki kuruşluk arazi üzerine iki tuğla koyup 3 göz oda ev yapıp başını içine sokmaya çalışan garibim vatandaşım mı?
Suçlu kimse, bunun kararını yasalar verir. Yasalar verir vermesine de cezayı insan kendi kendine kesebilir mi? İşte bu noktada doğa devreye girer. İnsanın kendi kendine kesemediği cezayı doğa en ağır şekilde ödetir.
İnsanoğlu bu şekilde betonlaşmaya, çarpık yapılaşmaya devam ettiği ve doğaya saygı göstermemeye devam ettiği sürece biz kapımızın önüne lüks otomobiller yerine sandallar, gondollar almaya başlayacağız.
Daha çok işyerimizi sular basacak, çok can yanacak. Onun için kumdan kale yapmaktan vaz geçip, önce temeli sağlam işler yapmaya başlayalım ki, 20 dakikalık bir yağmurda yıkılmayalım, birbirimize çamur atmayalım.