Sosyal medya hayatımıza girdi gireli, Türkçemize yeni kelimeler kattık, yorum gücümüzü geliştirdik. Beğen (Like) butonunu(düğmesini) geliştirdik.
Hepimiz birer şair, hepimiz birer gazeteci, hepimiz birer yorumcu olduk.
Bizden iyi yazı yazanı yok, bizden iyi yorum yapan yok, bizden iyisi yok işte…
Eskilerin önemli bir deyimi vardır; “Silah icat oldu, mertlik bozuldu”
Sosyal medya da icat olunduğu zaman bizde de bozulan bazı şeyler oldu. Kızdığımız insanlara sosyal medya üzerinden hakaret eder olduk. Yetmedi yazılarla kavga ettik. Halen daha da ediyoruz. Bazı kelimelerin baş harfleri ile küfür bile ettik. Olmadı taciz ettik.
Sosyal medya oldu bize er meydanı.
Bir yandan şiire edebiyata normal hayatında el değdirmeyenler, ünlü şair diye anılmaya başladı. İki satır yazı yazanlar edebiyatın duayenleri oldu.
Kızgınlığını, bastırmadığı öfkesini, ileti kutusuna yazarak paylaş düğmesine basanlar ise yiğit oldu.
Sosyal medya dedikleri bizi bozdu.
Sanal ortamda sinir küpüne dönüp, kendi kendimizi yedik. Başkalarının haklarını ihlal edip aklımıza ve ağzımıza geleni, klavyenin tuşlarına vurduk. Bunun adına da açık sözlülük dedik.
Kimimiz sosyal medyadan çalar çırpar olduk, kimimiz Afrodit’in benzeri olduk. Sessiz çoğunluk ise kendini şarkı ve resim paylaşımına vurdu. Onlar da kendilerini bu şekilde ifade eder oldu. Şarkılarla birbirimize hitap eder olduk.
Sonuç itibarıyla, hepimiz birşeyler olduk ama sanal olduk.
Zararsız olduğu sürece kimsenin kimseye sesi çıkmaz oldu. Sanal ortamda hak ihlali denildi. “Yapacak bir şey yok” cevabını aldık. Çünkü ülkemizde isteyen istediğine istediğini yazar ve paylaşır oldu. Bugüne kadar sağ salim gelebildik, bundan sonrası ise Allah’a emanet…
Bu arada nerede bu bizim “Bilişim Yasası?” gören, duyan oldu mu?