Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler, her iki tarafta ayrı yönetimler oluşturdu.
Kuzey Kıbrıs’ta toplumsal yaşamın bir düzen içinde olması elbette kaçınılmazdı.
Yönetimler oluştu, kurumlar, kuruluşlar yapılandırıldı.
İstenilen, beklenilen ve olması gereken noktaya gelinmedi.
Her yer, her kesim, her taraf politize edildi.
Ya sistemin içindesiniz, ya da dışında.
Bu anlayışta bir sistemsizlik, sistem oldu.
Kırk yılda yarattığımız ne varsa, üstümüze çöktü, devlet kurumu, politikasızlık, öngörüsüzlük ve vizyonsuzluk sonucu bir adım ilerleyemedi.
Hayatımızı düzenleyen yapı ilk günlerindeymiş gibi olduğu noktada, ilerlemeyi bırakın, geriye gitmeye, günden güne güçsüzleşmeye, iradesizleşmeye başladı.
Her ülkede, dönemin yöneticileri, ellerindeki erkin hiç bitmeyeceğini zannederler.
Devleti yöneten değil, sanki devletin sahibidirler.
Bu onlara öyle bir hak verir ki, tüm ülke kaynaklarını sırf kendileri için kullanırlar.
Bu ülkenin en büyük eksikliklerindendir, hiçbir konuda ortak bir uygulama yok.
Her hükümet modeli, kendi önceliklerine göre politikalar ortaya koyup, günü kurtarmaya çalışmış.
Uygulamalar devlet çıkarlarına göre değil de, hükümet çıkarlarına göre olunca, elbette tüm yapılar kumdan kaleler gibi yıkıldı.
Hükümetler, siyasi partiler, siyasiler, yöneticiler gelip geçicidir.
Önemli olan, adı her ne olursa olsun, hayatımızı düzenleyen bu yapının her konuda politikaları olması ve her zaman herkes için, her dönem aynı uygulamaların yapılmasıdır.
Kıbrıs Türk Hava Yollarını çok yazdım, çok söyledim.
Eski çalışanlarının mağduriyetinin giderilmesi önemlidir.
Peki, toplumun mağduriyeti, bu ülkenin, devlet denen mekanizmanın mağduriyeti.
Devleti ilelebet yaşatacak görüşler, küçücük, tanınmamış bir ülke, rekabet etmeyen bir yapı, kendi kurumlarını neden yaşatamaz, iyi yönetemez.
Politize olmak ve popülizmle var olup, bu şekilde büyümek, menfaat ilişkilerine bağlı yaşamak.
Kıbrıs Türk Hava Yolları, bir faili meçhul olarak kaldı, öyle de unutulacak.
Yeni hava yolları kuruluyordu, hatta tarih bile verildi.
İşadamları, devlet ortak olacaktı, milli hava yolu bir ülkenin, bir devletin imajıydı.
Hatırlayan bile yok, güneyde “ Kıbrıs Hava Yolları” iflas etti, kepenk kapattı, sonu bizim KTHY gibi oldu.
Çok merak ediyorum, soruşturma, araştırma, iflasın nedenini bulma veya bulmama noktasında bizden farkları olacak mı?
Biz elimizle yaptığımızı temizlemeden, Rumlara teklif yaptık, gelin ortak olalım sizi kurtaralım dedik.
Bunu söylerken aynaya bakmadığımız belli, bizi kim kurtarsın diye düşünmediğimiz, sırf hamaset için konuştuğumuz ortada.
Tek milli uçuş şirketimizi ellerimizle tükettik, tek hava limanımız olan “ERCAN” ülkeyi değil, kendi siyasi geleceğini düşünenler tarafından elden çıkarıldı, tekelcilik yaratıldı, marifet sayıldı.
“Hatalar yaptık ve sandıkta ödedik” dediler, sandık her hatayı örter mi, demokrasi sandıktan ibaret mi, nerde kuvvetler ayrılığı, nerde hukukun üstünlüğü, demokrasinin temelinde sorgulama var, nerede sorgulama, hesap verme.
Bitti, olay kapandı, sandıkta çıkan ceza yeterli.
Şimdi de söylenen şu;
“Bakın Rumların hava yolu da battı” Allah aşkına yapmayın, bunun arkasına sığınmayın, KTHY olayı bizim için bir sınavdı ve kaybettik.
Giden gider, yaptığı hataların bedelini ise toplumlar yıllarca çeker.