Hatırlarsınız 2015’in ilk günlerine bir iş kazası haberi ile girmiştik. Haspolat’taki mozaik fabrikasında çalışan 42 yaşındaki Mehmet Çirkin, iş kazasında hayatını yitirdiği haberi ile…

Henüz gazeteler, 2014 yılı içerisinde yaşanılan iş kazaları ile ilgili rakamları ortaya koyup, devlet ve kurumları uyarmaya çalışıyordu ki; bir can gidiverdi!
Bu kazanın üzerinden henüz bir ay bile geçmeden ikinci bir iş kazası haberini taşıyoruz sizlere. Gönyeli’de bulunan bir inşaat, beton dökme işlemi sırasında çöktü; “Dört işçi yaralı.” İşçilerden herhangi birisinin hayatını kaybetmemiş olmaları ise alınan önlemler nedeni ile değil, işçilerin farklı bir noktada bulunmalarına bağlı.
Peki, neden oluyor bu kazalar? Evet, işveren ve çalışan gerekli önlemleri almıyor. Evet, tedbirsizlik ve yanlış hesaplar nedeni ile bu canlar riske giriyor. Ama bu süreç nasıl işliyor?

Örneğin bir inşaat firması, inşaata başlamadan önce gidip, gerek belediye, gerekse ilgili diğer kurumlarda projesini sunuyor. Kağıt üzerinde sunulan projeler ise onaylanıyor ve proje başlıyor.

İşte her şey buraya kadar...


Kağıt üzerindeki proje, artık devletin de onayı ile yasal bir hal alıyor. Bundan sonrası ise inşaat firmasının ve mühendislerin insafına kalıyor. Çünkü onayların alınması ile birlikte, devletin olmayan denetim mekanizması, otomatik olarak devre dışı kalıyor. Ne inşaatın temellerinin atılması, ne de süregelen zamanda, herhangi bir devlet görevlisi gidip te, denetim gerçekleştirmiyor. Ne kelle koltuk çalışan işçilerin durumu soruluyor, ne de neden kelle koltuk çalıştıkları…

Sonra bir kaza haberi. “İnşaat çöktü; dört yaralı!” Ve devlet bu noktada denetime girip, mührü vuruyor. Ama ölen ölüyor arkadaş, ölen ölüyor…