Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs…
Yunanistan yanıltıcı vaatler ve tablolar sunarak AB’nin gözbebeği haline geldi. Ama Avrupa’nın yaramaz çocuğunun balonu erken söndü. Yanıltıcı vaatleri ile AB’nin ikinci genişleme ayağında 1981 yılının Ocak ayında üye oldu. Yani 34 yıldır AB’nin içinde önemli kararların mimarı haline geldi. Tabi sadece kendisinin AB’de olması yeterli değildi. Müttefikleri vardı ama yavrusunun da yanında olması lazımdı. Uzun uğraşlar sonunda 2004 yılında Güney Kıbrıs’ta yanıltıcı vaatler ve tablolar ile AB’e girdi. Güney’in üyeliği henüz çok yeni ama bu kadar kısa sürede Birlik için ciddi sorunların merkezi oldu. Zaten Yunanistan AB için başlı başına bir sorun halini almıştı. Gün geçtikçe artan borçlar, harcama grupları arasında Yunanistan’ın en üst sıralarda yer almasını sağladı. Borç alıyordu ama geri ödeyemiyordu. Halk sıkı bir yönetimle karşı karşıya kaldı. Avrupa’nın şımarık çocuğu artık bir radde de istenmeyen üvey evlat olmuştu.
Güney Kıbrıs’ta ekonomik sıkıntılar içindeydi. Avrupa iki ülkeye de el atarak ciddi tedbirler almalarına neden oldular. Yunanlılar ve Rumlar bu tedbirleri almak istemeseler de başka çıkış yolları yoktu.
Tabi Türkiye bir kenarda durmuyordu. Sıkıntılı günler geride kalmış, geçen yıllar Türkiye’nin genişlemesine, ekonomisinin üst düzeye gelmesine, bir çok yatırım imkanının yanında parmakla gösterilir bir ülke olmasına neden olmuştu.
Türkiye ayakları üzerinde duruyuyor, hatta muhtaç olan ülkelere ABD’den 7 kat daha fazla yardım yapar hale geliyor. İstikrarlı bir politika sonucunda Türkiye neredeyse tüm dünyanın göz bebeği haline geliyor. Sevenler, sevmeyenler, çekenler, çekemeyenler, her adımlarında Türkiye’nin istikrarlı politikasını kopyalar hale geldi.
Yunanistan’da yaşanan seçimlerin ardından aslında AB’nin pek de hoşuna gitmeyen bir isim hükümetin başına geldi. Bu isim Aleksis Çipras…
Çipras, seçim kampanyasındaki açıklamalarında AB’nin hoşuna gitmeyen açıklamalar yaptı. O dönemde herhangi bir etkisi olmadı ama bugün durum farklı. Çünkü ABD, eskilerin şımarık evladı, şimdilerin ise üvey evladı olan Yunanistan’ı nasıl dizginleyeceğini bilmiyor.
Bu gelişmeler yaşanırken, AB Komisyonu Ekonomi Temsilcisi Pierre Moscovici, Avrupa Birliği'nin Yunanistan'a yardımının süreceğini bildirdi. Bu aslında Çipras’a atılan bir yem gibi görünüyor. “Sen borçları silmemizi isteme, ipleri koparma, biz sana yardıma devam edelim.” Peki yardıma devam edin etmesine de nereye kadar? Geri alamayacağınızı bile bile daha ne kadar nakdi yardımlarla Helen Cumhuriyeti’ni ödüllendireceksiniz?
AB bir açıklama daha yaptı. Ne mi?
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic, 'Komisyon, Türkiye'nin 15. enerji faslı müzakerelerine başlamak için yeterince hazırlanmış olduğuna inanıyor' dedi.
Bu ne şimdi?
Bunca yıldır, o fasıl senin bu fasıl benim diye diye, fasılları birbirine soktunuz. Şimdi Yunanistan’ın seçim ile gelen değişimi sizleri endişelendirdi mi? Türkiye gibi bir süper gücün karşınızda değil yanınızda olması gerektiğini mi anladınız.
Yoksa Yunanistan’a bak Türkiye yerinde duruyor, sen dik başlılık yaparsan o’na fasılları açar, bununla da kalmaz kapıları da açarız mı demek istiyorsunuz.
Türkiye’nin sizin bu oyununuza alet olacağı inancındaysanız çok yanılıyorsunuz.
Unutmayın gün geldi devran döndü. Türkiye’nin artık size ihtiyacı yok, esas sizin Türkiye gibi güçlü bir coğrafya ve ekonomiye sahip bir güce ihtiyacınız var.
Türkiye’nin kıymetini şimdi mi anladınız?