Geçti gitti ama halen daha kutluyoruz ama anmalıyız, anlamalıyız…
Anmak yerine kutlamayı tercih eden insanlar haline biz ne zaman büründük?
Dünya Emekçi Kadınlar Günü…
Tarihçesine baktığımız zaman aslına kutlanması değil anma ile geçirilmesi gereken bir gün. Ama yine her özel veya önem arz eden günde olduğu gibi Kapitalizmin kurbanı oldu.
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Ancak polis işçilere saldırı ve işçiler fabrikaya kilitlenir.
Tam da bu esnada fabrikada yangın çıkar…
Polis fabrika önünde barikatlar kurmuştur ve işçilerin oradan kaçması mümkün değildir. Bir yandan yangın bir yandan da barikatlar 129 kadın işçinin feci şekilde can vermesine neden olur.
İşçilerin cenaze törenine binlerce insan katılır. Kimi kaynaklara göre katılanların sayısı 10.000’i açmıştır.
Görülmemiş mahşeri bir kalabalıkla feci şekilde can veren 129 kadın defnedilir.
Yaşanan bu olay karşısında
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden ClaraZetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirir. Nu öneri oybirliğiyle kabul edilir.
Birincive İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme gelir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın 'Dünya Kadınlar Günü' olarak anılmasını kabul etmiştir.
İşte Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihçesinin özetini yukarıda sizlerle paylaştık.
Böyle bir günün neredeyse ticari kazanç günü olarak ilan edilmesi ve yine pahalı hediyelerin havada uçuştuğu bir gün olarak kutlanması ne kadar doğru?
Takdir sizin…