yalcincemal@hotmail.com
Yunanistan Cumhurbaşkanı, seçilir seçilmez ayağının tozu ile
Güneye gitti .
“Kendimi Yunanistan’da hissettim “ dedi .
Aslında bu cümlenin altında yatan anlam, Sn . Cumhurbaşkanının
Adanın bir Yunan toprağı olduğu algısını, dünya kamu oyuna duyurmak.
Gelip gitmesinin ardından, epeyce bir zaman geçti.
Sözde Kuzeye ve KKTC’ye sahip çıkma görüntüsü içerisinde olan bazı çevrelerden, çıt yok .
Türkiye Cumhurbaşkanı, KKTC’ye geldiğinde, bu yollu bir demeç vermiş olsa idi, yer yerinden oynayacaktı.
“Kıbrıs Türk Halkının egemenliği elinden alındı. Kıbrıs Türk’ü Türkiye tarafından asimile edildi “safsataları ile feryatlar kopacaktı .
Yunanistan Cumhurbaşkanı, belki, geçmişi bilmeyebilir.
Kendilerine, yanındaki danışmanları da, Kıbrıs konusunda bilgi vermiyor mu ?
Yoksa, verilmesine rağmen, bu şekilde konuşmayı ve kamu oyunu şaşırtmayı mı, tercih etti ?
Neyi, tercih ederse etsin.
Bazı hatırlatmalarda bulunarak,Sn . Cumhurbaşkanının hafızasını tazelemegörevinin, yine KKTC’deki gerçek aydınlara düştüğünü görüyorum.
Kıbrıs gerçeklerini, bu kesimler , dünya kamu oyuna duyurmalıdır.
Ben burada, Sn. Cumhurbaşkanına , şu tarihi bilgileri vereceğim :
Kendi ülkesini yönetenlerin, 15 Temmuz 1974 ‘ de yaptıkları, Kıbrıs’ı İşgal hareketini, ne çabuk unuttu.
19 Temmuz gecesi , Baş Piskopos Makarios’un BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı da mı okumadı?
Bilgisine getirilmedi mi ?
19 Temmuz gecesi, Makarios’unBM Genel Kurulu’nda yaptığı uzun konuşmasından, çok kısa bir alıntı, yapmak istiyorum;
“Yunan Cuntasının darbesi, bir işgaldir . “
İşte o işgali önlemek için, 20 Temmuz Barış Harekatıyapıldı .
Ayrıca, Türkiye’yi uluslar arası arenada suçlamak için, Atina Mahkemesine baş vurularak. 20 Temmuz Barış Harekatı’nın, Türkiye tarafından bir işgal olayı olduğu yollu, karar üretmesi için, başvuruda bulunuldu .
Atina Mahkemesi, 20 Temmuz harekatının bir işgal harekatı olmadığını.Türkiye’nin, garantörlük hakkına dayanan anlaşmaların verdiği bir hak olarak, karar üretti.
Bu gerçekleri, hasır altı etme çabaları, her zaman fiyasko ile sonlanmıştır .
Gelelim, Kıbrıs görüşmelerine :
Nawtex, 6 Nisan’da sona erer.
Barbaros’un da geri gideceği aşikar .
Millet, bu aşamada , Anastasiadis’in görüşme masasına geleceğini, garanti olarak görmeye başlamıştı .
Son açıklamaları ile, bu beklenti de, gırtlaklarda kalacağa benziyor .
Adam :
“Barbaros’un gitmesi yetmez . Tekrardan, yeni Newtex’lerin ilan edilmeyeceği ve münhasır ekonomik alanlardaki egemenlik haklarının, Türkiye tarafından tanınmasını “ da talep ediyor .
Bu ne demek ?
Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliğinin, tanınması demek değil mi ?
Adam, şunu demeye getiriyor .
Egemenliğimi,tanıyın .
Kıbrıs Türk’lerine , egemenliğimiz altında , bazı idari yetkiler verelim ve bu işi bitirelim .
Güneyin, mantığı bu .
Bu mantık, adadaki gerçekleri görmediği süre, yapılması halinde bile , görüşmelerden bir sonuç çıkar mı ?
Anastasiadis’in bu açıklamaları karşısında “ bizimkilerden “ yine tıs yok .
Bunlar, Kıbrıs Türk Halkının egemenliğini savunma misyonunu.
Sadece, kuzeye doğru savunur hale geldiler.
Esas tehlikeyi ise, görmezden gelmeye devam etmektedirler.