yalcincemal@hotmail.com Güneyde, temsilciler meclisinin aldığı kararla yasalaştırılan ve “Ermeni soy kırımı yoktur “ diyenleri yargılatan yasanın ardından. Katolik dünyasının ruhani lideri de, bu kervana katılarak. 1915 yılındaki olayları, 20 ‘ ci Yüzyılın ilk soykırımı olarak ilan etmesi , Türkiye’ye karşı oluşturulan şer cephesinin , temel taşlarından ikisini oluşturdu.
Bu köşeden , çok yakın bir zamanda bu konuya değinmiştim .
1915 yılında, Türkiye’nin doğusunda , Türklerle Ermeniler arasında savaşlar olmuş ve karşılıklı katliamlar yapılmıştı .
Katliam, başka şey .
Soykırım, başka şeydir .
Bu yollu kararların , AB içerisindeki bir çok üye devletin parlamentosundan geçirilmesi için. Ermeni ve Rum lobilerinin çok büyük faaliyetler içerisinde oldukları da, bilinmektedir .
Bu kararlar ve faaliyetler , AİHM ‘ nin büyük dairesinin, bu konuda vereceği kararı etkilemeyi ve bir baskı unsuru oluşturmayı sağlamaktır.
Bu kararların genel etkisi ise , dünyada, Türk Ulusunu itibarsızlaştırmak ve küçük düşürmektir .
1915 olaylarını, aydınlatacak olan, tarihtir .
Ülkelerin, parlamentoları, değildir .
Tarihi olayları , ancak, tarih ortaya çıkarır .
Vatikan’ın bu kararı karşısında , TC Dışişleri Bakanlığının, çok sert bir açıklaması oldu .
Tepki , açıklama ile yetinilecek mi ?
Yoksa , mütekabiliyet esasına göre , Vatikan’ın bu küstahça açıklamasına karşılık, cevap verilecek mi ?
Bu iş , sineye çekilme gibi bir tavırla geçiştirilecekse , bunun arkası , çorap söküğü gibi, gelecektir .
T.C , bu konuda , ivedi olarak , karar üretmelidir .
Kıbrıs Rum Meclisinden geçen ve ”Ermeni soykırımı yoktur “ diyenleri yargılayan yasa karşısında . Türkiye’nin ortaya koyduğu tepki, bana göre çok cılız .
Temsilciler Meclisinden, yasayı çıkaranların , Türklük dünyasına , bakış açılarını göstermeleri bakımından da, ibret verici olsa gerek .
“Karar bizi bağlamaz “ demekle de, karşılık verilemez .
Alınan bu karar ortamında “yalvar yakar “ Rum tarafını görüşmelere gelmeye, ikna ettik .
Sonunda , Anastasiadis Efendi, masaya geliyormuş .
Muş, diyorum .
İleride, ne yapacağı, bilinmez .
Masaya, gelmesi kararının, arkasındaki havayı, bir yokladım .
Daha doğrusu , kokladım .
Egemenlik ve Akdeniz’deki münhasır ekonomik alanlar konusundaki, hükümranlık haklarının, kabulü dayatmasını yapan Anastasiadis. Bunlardan hiç bahsetmeyerek, masaya döndüğünü açıkladı .
Türkiye , Barbaros’u geri çekti .
Newtex konusunda, yani bir kararın alınmayacağı şartı karşısında.
Acaba Türkiye, bu konuda , güneye garanti verdi mi ?
Çünkü bu konuda , güney bir koro halinde , bunları tekrarlıyordu .
Siyasi Partilerinden , sivil toplum örgütlerinden , kilisesinden , hep bu konudaki şartlar, sıralanıyordu .
Bu aşamada , hiç birinden ses seda yok .
Bu istekleri konusunda , ABD ve İngiltere’nin girişimleri ile kendilerine göre , olumlu yanıtlar mı verildi .
Katsulides’in açıklamasına baktığımız zaman “ Türkiye çözümsüzlüğün işine gelmediğini anladı … Sürecin devam etmemesine yönelik engeller koymayacağı, konusunda iyimserim.”
Acaba konulmayacağı konusundaki bu engeller , güneyin hükümranlık haklarının tanınmamasını içeren, engeller mi ?
Güneyden gelen ve koklanan koku, bu mu ?
Mayısta , bunu , daha da iyi anlayacağız .