Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk etabı hafta sonu.
% 50 + alan aday ilk turda bu işi bitirecek.
Bu yüzdelik, yasal kural.
Bunu tutturamayan her hangi bir aday, seçimi ikinci tura havale edecektir.
İleride, bu seçim sistemi gözden geçirilebilir.
Bu kural, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uyguladığı kuraldı.
Biz de, bu kuralı Anayasamıza aldık.
Bu kural günün koşullarına uyar mı?
Uymaz mı?
Tartışmaya, açılması zamanı, gelmedi mi?
Cumhurbaşkanlığına, 7 aday müracaat etti.
Kampanyalarında, birçok iç ve dış konular seçim malzemelerini oluşturdu.
Ağırlık, daha ziyade ülkenin içindeki sorunlar.
Bizim Anayasamızda, Cumhurbaşkanlarının yetkileri çok kısıtlı.
Sembolik olarak, Bakanlar Kuruluna, başkanlık eder.
Oy kullanma hakkı, yoktur.
Devleti ve halkı temsil eder.
Seçim kampanyaları sırasında, birçok adayımız, sanki milletvekili genel seçimleriymiş gibi, hükümetin ve parlamentonun yetkisi alanındaki işler için de, halka vaatlerde bulunuyorlar.
Belki, arkalarında siyasal partiler olan adaylar, parlamento marifeti ile bu vaatlerini, seçildikten sonra gündeme getirirler.
Yalnız burada, iki hususu, Sn. Adayların bilgisine getirmek isterim.
Birincisi toplumun, sağlığı ve can güvenliği ile ilgili olan ve kanser illeti ile dünyada üçüncü sıraya oturduğumuz, gıda güvenliğine değinmek isterim .
Bizde, her yetkilinin ağzından çıkan, sebze ve meyvelerin gerekli denetimden geçirilmeden, tüketime sunulması.
Zaman zaman, medyada ve televizyonda duyuyoruz:
Bu kadar, sebze ve meyveye el konulup, imha edildiğini.
Bunlar, bilinenler.
Bilinmeyenler ise direk, tarladan ve bahçelerden pazara sürülen denetimsiz sebze ve meyveler.
İnsanlarımızın, tarım ilaçlarından yedikleri sebze ve meyvelerden aldıkları kanserojen ilaçlardan dolayı, nerede ise her gün bir kanser olayı ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bunun önüne geçmek için mutlaka ama mutlaka “Hal Yasası’nın “ meclisten geçirilmesidir.
Ancak ve ancak, tarım ilaçlarından dolayı kanser vakalarının önüne geçilmiş olur.
Bu uygulama, dünyanın her yerinde vardır.
Bizim coğrafyamız çok küçük.
Uygulanmamak için hiçbir neden yok.
Adaylarımızın bilgisine getirmek istediğim husus:
2003 yılında, batan veya batırılan bankalardan, kredi veya borç para alanlardan, aldıkları borç ve kredilerin iadesi için, ne gibi bir girişim yapacaklar?
Hatırlanacağı gibi banka mudileri, zaman süreci içerisinde, mevduatlarını bir tamam almışlardı.
Bu da, Türkiye’de Başbakan olan rahmetli Ecevit ‘in büyük gayreti ile olmuştu.
Trilyonlara baliğ olan bu paraların, geri ödenmesi veya alınması
İçin, Sn. Adaylarımızın ajandalarında neler var?
Hal Yasa’sı ve batan bankalardaki alacaklarla ilgili neler düşünüyorlar?
“Yoksa ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.”
“ Alanın yanında, kar kaldı .”
Yoksa yukarıdaki mantıklar devam mı edecek?