Pazar bahar havası hakimdi, hatta tabiri caizse güneş taşı yakıyordu. İşte bu bahar havasını fırsat bilen KKTC halkı, sandığa gitmek yerine, piknik yapmayı, evde mangal yakmayı, aile ziyaretlerini ve Pazar gezmelerini tercih etti.
Birçok kişinin umurunda değildi Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bunu da seçime katılım oranıyla gösterdi.
Seçim öncesinde kesin kararlar alınmış, destekler belirtilmiş, kişilerin arkasında günlerce koşulmuştu.
Bu koşuşturmacanın aslında birazda göstermelik olduğunu seçim sonuçları bir kez daha gözler önüne serdi.
Seçim için 7 aday vardı ama kıyasıya yarış 4 aday arasında geçti. Sonrasında iki isim (etrafında en fazla seçmenin olduğu düşünülen) bu ipi göğüslemek için haftaya yarışmak için bir haftalık turu daha yaşamak zorunda kaldı.
Kaldı kalmasına da seçimin ardından merakla beklenen (aslında tahmin edilen hatta bilinen) bu sefer kimin kimi destekleyeceği. Herkes birer birer dökülüyor. Destekleyeceği kişiyi açıklıyor.
Seçim öncesinde de radikal kararlar alınmış ve sağ gösterirken sol vuranlar olmuştu. Oldu olmasına da şimdi ne olacak?
Yine kararlar açıklanıyor. Partisel kararlar kamuoyu ile paylaşılıyor.
Allah aşkına siz seçim öncesinde de kararlar almamış mıydınız?
Aldıysanız neden adaylarını birinci turda başarılı olamadı?
Peki neden partilerinizin desteklediği adayın peşinde koşarken bile yüzünüzden memnuniyetsizliğiniz okundu?
Hadi bir neden sorusu içeren cümle daha; Neden böylesine önemli bir makamda oturacak kişiyi seçmek için çalışma yaparken birliğinizi koruyamadınız?
“Biz birlik içinde hareket ettik” demeyin sakın. Sonuç ayan beyan ortada…
Sıfıra sıfır elde var sıfır. Bu seçimde sınıfta kalındı ve kim ne derse desin siyasi geçmişi yok diye eleştirilen aday bu işte sınıfı geçti.
Nasıl olsa bu seçimde herkesin iki oyu var denildi. Umursanmadı. Çalışmalar var denildi, gece meyhanelerde kadehler farklı isimler için tokuşturuldu.
Bu seçimde yeterince çalışılmadı. Tekrarlıyoruz; sonuç ortada!
Bundan dolayıdır ki, partiler ne karar alırsa alsın, gerek mensupları gerekse üye olmayan sempatizanlar kendi bildiklerini okuyacaklar. Onun için boşuna ter dökülmesin. Halk inandığına oy verecek… Tabi sandığa giderse…
Halk kendi bildiğini yapar, dikte edileni değil…