Turizm sezonu geldi.
Geldi de geçiyor bile.
Gerçi havalar geçtiğimiz yıllara oranla biraz tuhaf.
Bir gün rüzgar.
Bir gün yağmur.
Her yıl büyük reklamlarla, törenlerle açılışlarla, New York’tan Singapur’a, Güney Kutbu’ndan Norveç’e kadar KKTC’nin turizmini tanıtırız.
Çeşitli fuarlara katılırız.
Bakanlar gider, Müsteşarlar gelir.
Şirketler gider, devletler gelir.
Böyle büyüdü turizmimiz.
Sözleşmeler yaptık çeşitli firmalarla.
Özel şirketler uçaklar aldı Kuzey Kıbrıs’a da turist taşıyabilsinler diye.
Oteller yeni kayıtlar aldı.
Yollara yeni asfaltlar döküldü.
Ancak dünya ile hava bağlantısı kurduğumuz Ercan Havaalanı’na inen turistleri karşılayan o pis kokuyu maalesef bir türlü yok edemedik.
Her neyse konumuza dönelim yine.
Turizm patladı patlayacak diye devlet eliyle 100 milyonlarca dolar özel ceplere gider.
Bunu da bağıra çağıra yaparız her yıl.
Göstere göstere yaparız.
Ama niye gösteriyoruz ?
Niye yaptığımızın mazeretini uyduralım diye.
Bu yıl her ne hikmetse Turizm Bakanlığı neler yaptı henüz bilmiyoruz.
Bazı işler yaptı mı, yapmadı mı?
Yaptıysa da neler yaptı?
Yapmadıysa da neden yapmadı bir türlü bilgi verilmiyor.
Ama bütün bu paralar yine gidiyor sessiz sedasız
Derinden inceden.
Sessizce geçiyor bu turizm sezonu da
Sessizlik devam ediyor.
Sessizce de çıkılacak bu turizm sezonundan.
Kimse anlamadan, kimse duymadan.
AKINCI’NIN SESSİZLİĞİ
Bir sessizlik de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan
Sanki turizm politikalarını örnek almış Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı.
Gerek müzakereciler, gerekse Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Anastasiadis’le yaptığı görüşmelerde ele alınan konuları Rum basınından alıyoruz.
New York, Ankara ziyaretleri.
Büyükelçilerin ziyaretleri ve sessiz sedasız kurulan örgütler
Cinsiyet eşitliği ki, Kuzey Kıbrıs Türk halkının birinci sorunu bu cinsiyet eşitliği.
Onun için komisyon kuruldu
Sessiz sedasız.
Aynı turizmimiz gibi.
Gerek turizmdeki sessizlik, gerekse Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sessizliği ürkütüyor insanlarımızı.
Daha önce halkımıza Annan Planı’nda 'egemenlik de var, KKTC de var, garantörlük de var” denilerek, “ korkmadan EVET deyin” denmişti.
Nitekim daha sonra yapılan çok sayıda ankette halkın %85'i egemenlikten, KKTC'den , garantörlükten taviz verilmesine karşı olduğunu ortaya koydu...
Bu konuda gerçek halk iradesinin ortaya çıkması isteniyorsa, o zaman halka tek soru sorulmalı: 'egemenlikten, KKTC'den, garantörlükten vaz geçer misiniz?'..
Dediğimiz gibi bu sessizlik insanımızı ürkütüyor…