Bu gün, iç konulardan sıyrılıp, dilerseniz, biraz de dış konulara eğilelim.
Dış derken, pek uzaklara gitmeyeceğiz.
Şimdilerde dillendirilen, garantörlük sisteminin bir parçası, garantörü olan Yunanistan’da, ekonomik ve sosyal durumu irdeleyip, “kıssadan hisse” özdeyişinden, bizlere de, ne dersler çıkacağına bir bakalım.
Bir ülkede, iktidara hangi parti gelirse gelsin, halkının ekonomik refahını ve gönencini sağlayamazsa, ideolojisi ne olursa olsun, hangi fikri taşırsa taşısın, sandıktan % 100 oyları da alsa, verdiği vaatleri tutmaz, yerine getirmezse, aldığı % 100 oy günün sonunda sıfırlanır ve o lider ve siyasi partisi, tabela partisi olmaktan öteye gitmez.
Yunanistan’daki son genel seçimlerden önce, seçime katılan siyasal partiler görücüye çıkarak, programlarını seçmene sunarak, oy talebinde bulunmuşlardı.
Seçmen, birçok küçük parti ve sol örgütlerin birleştiği, Siriza Partisinin programını beğenerek, tercihini Siriza’dan yana koyarak, Siriza’yı, birinci parti olarak çıkarmıştı.
Tek başına iktidara gelecek oranı, tutturamadı.
Siriza, halka ne vaatlerde bulunmuştu?
Ona bir bakalım:
- Kamu borçlarının silinmesi.
- Yoksulluk sınırı altında yaşayanlara, bedava elektrik.
- Dar gelirlilere, gıda ve kira desteği.
- Sağlık ve emeklilik maaşları, reformu.
- Bedava toplu taşıma kartı.
- Zenginlerden iptal edilen vergilerin, yeniden alınması.
- İki yıl içinde, 300 bin yeni istihdam.
- Ödenemeyecek banka borçlarının, silinmesi.
- Asgari ücret, 750 Euro.
Siriza Partisi ve Başkanı Tsipras, bu vaatlerde bulunarak halktan oy istedi ve birinci parti oldu.
Yunanistan’da, milliyetçi bir parti olan Milliyetçi Bağımsız Yunanlılar ( ANEL ) ile koalisyon yaptı.
İş başına gelince ”Hanya’yı Konya’yı” her iki parti lideri de anladı.
“Cicim ayları “ çok kısa sürdü.
Verilen vaatler şöyle dursun, biriken devlet borçlarını da ödemekten, aciz duruma düştüler.
Doğu, Batı arası başkentlere, mekik gibi gidip gelindi.
Çıkış yolları, arandı.
Gelinen nokta, temerrüttük.
Yani iflasın, istenmesi.
Yunanistan için, istenen reform paketine, hem hükümetten hem de halktan, büyük bir tepki var.
Halkın tepkisi, Siriza’nın ve liderinin gerçekleri halktan saklayarak, seçim arifesinde “ nurlu ufukların “ vaat edilmesi.
Hükümet ortağında ise, Türkiye sendromu.
Kreditörlerin, Savunma Bakanlığı bütçesinden, 400 milyon Euro’luk kesintiye gidilmesini, Savunma Bakanı, Yunanistan’ın Türkiye tarafından, işgali sonucunu doğuracağı iddiasında bulundu.
AB‘nin istediği reformların uygulanması halinde, seçim arifesinde verilen vaatlerin aksine, halkın boynuna büyük bir vergi yükü getirecektir.
Halk, verilen vaatler karşısında, Siriza ve onun liderine oy verdi.
Aradan geçen süre içerisinde, her geçen gün, Yunanistan’daki bankalarda, nakit sıkıntısı çekilmeye başlandı.
Yunan halkı, birikimlerini, bankalardan çekiyor.
Bir milyar Euro’dan fazla bir miktar, bankalardan çekildi.
AB‘nin istediği, reform adı altındaki, kemer sıkma politikaları karşısında, Tsipras şaşkın.
İşi, milliyetçilik ve Yunan mitolojisine dayandırarak, duygusallığa çekmeye çalışıyor.
Tsipras, öyle anlaşılmaktadır ki, Sirizaları dengeleme zanaatından, çok uzak.
Tsipras’a sormak gerek:
Madem, halkın onayına gidecektin.
Niye, bu vaatleri verdin?
Öyle görülmektedir ki, Yunan halkı bu vaatler ile aldatılarak, oylarını Siraza’ya atmıştır.
Yunanistan’da normalleşme, çok uzun yıllara baliğ olacaktır.
Arkalarını, başkalarına dayayan ve üretim ekonomisinden kopan veya koparılan halkların akıbeti, Yunanistan’dan daha farklı olamaz.