CTP – BG ve UBP’nin ortak hükümet programı Mecliste görüşüldü.
Yeni hükümetin programında, kalem kalem nelerin yapılacağı bir bir yazıldı.
Bazıları içinse, tarih verildi.
Programda, çevreye de, ağırlıklı olarak yer verildi.
43 Madde ile çevrenin nasıl iyileştirileceği de, ayrıntılarla açıklandı.
11. madde ise KKTC’nin yarıdan fazla coğrafyasını, bacalarından çıkan zehirli dumanla zehirleyen Aksa ve Tekneciğe yönelikti…
11’ci maddenin ne dediğine bir bakalım:
“Teknecik ve Kalecik Aksa elektrik santrallerinde, kaliteli yakıt (Kükürt oranı % 1) kullanımı sağlanacaktır. Bu bölgelerdeki hava kalitesi ve kontrolü sık aralıklarla yapılıp, halkla şeffaf bir şekilde paylaşımı yapılacaktır.”
Bu yeni hükümetin programı…
Bundan önceki hükümetin Çevre Bakanı Dinçyürek’in, politikası daha da ileride olarak, bu iki santralin bacalarına filtre de taktırarak, çevreyi koruma yöntemini belirlemişti.
Kendileri ile çevreci sivil toplum örgütlerinin yaptığı görüşmelerde, filtrenin, çevreyi korumak açısından en iyi yöntemlerden biri olduğunu, kükürt oranı düşük yakıtın, daha temiz bir çevre yarattığını da belirtmişti.
Dinçyürek, Aksa’ya filtreyi taktırmayı başarmış, yönetimi hükümet tarafından belirlenen Tekneciğe ise taktırmayı başaramamıştı.
Bu konudaki uğraşları da, hükümet bozulana kadar devam etmişti.
Aksa’nın bacası, devamlı kontrol altında tutulmaktaydı.
Dinçyürek, bakanlıktan ayrılmadan önce de, baca gazı değerlerinin kalibrasyonu konusunda, sertifika verecek şirketi belirlemek amacı ile Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile iş birliğine gitmişti.
Birlik Başkanı Ahmet Hüdaoğlu ile yapılan görüşmede:
Birlik olarak, toplum yararına olan tüm bilimsel konularda, taraf olduklarını vurgulayarak, birliğe bağlı Çevre Mühendisleri Odası ile birlikte, süreç içerisinde, ölçümlerin doğru yapılıp yapılmadığı konusunun, görevleri olduğunu vurgusunu yapmıştı.
Ülkede, hükümetin bozulması ve yeni hükümetin kurulması arasındaki boşlukta, AKSA KARA DUMANINI yeniden, bacasından püskürtmeye başladı.
Aksa’nın Genel Müdürü Murat Çaptuğ, çevreyi kirletmeyeceğine dair, taahhütte bulunarak, taahhütnameye de imza attı.
Fakat gelinen son noktada, Aksa Kalecik Santralinin bacasından ülkeye, ölüm saçılmaya devam edilmektedir.
Bu, bir cinayet değil midir?
Bu, bir insanlık suçu değil midir?
Ülkede nerede ise, resmi kayıt olarak, her gün bir kanser vakasının meydana gelmesine, katkıda bulunmak anlamı taşımaz mı?
Sn. Genel Müdürün yönetimindeki bu tesisten çıkan, öldürücü gazın, ileride neden olacağı kanserli ölüm olaylarındaki katkısını, hiç düşündü mü?
O yöre insanlarının, teneffüs ettiği havanın, nasıl öldürücü bir özellik taşıdığını, aklının köşesinden geçirdi mi?
Yoksa para insan hayatından önce mi geliyor?
Allah’a inanan ve Allah korkusu taşıyan, bunu yapar mı?
Sizde, Allah korkusu yok mu?
Bacadan çıkıp, ileride kanser hastalığından ölecek insanlarımızın, ellerinin, iki yakanızda olacağını, hiç düşündünüz mü?
Birlik Başkanı Ahmet Hüdaoğlu’nun da, görev olarak kabul ettiklerini, yapmaması veya yerine getirmemesi sonucu. Genel müdürün, insanlığa verdiği zarara, insanlık suçuna, katkı vermiyor, ortak olmuyor mu?
Yeni Hükümetin, yeni Çevre Bakanına, bu konuda çok büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir. Kalecik ve Teknecikle ilgili Hükümet Programına yazılanlar, ne zaman uygulama alanı bulacak?
Çevreye, Program ne zaman yansıyacak?
Yoksa sayfalarda her zaman olduğu gibi tozlanmaya mı yüz tutacak.