Kıbrıs müzakerelerinde , toprak ve mülkiyete geçildiği bu günlerde,
Kıbrıs Türklerinin götürüleceği köyün minareleri, belli olmaya başladı
Rahmetli Denktaş ve Makarios .
Yine , Denktaş ve Kiprianu arasında yapılan doruk anlaşmalarında,
varılan mutabakat , iki kesimli , iki toplumlu bir yapıdan bahsetmekteydi .
Dilerseniz, bunları bir irdeleyelim .
Görüşme, 12 Şubat 1977’de gerçekleşti .
BMGS’nin gözetiminde yapılan görüşmelerde, 4 maddelik bir ilke anlaşması imzalandı :
1- Kıbrıs Cumhuriyeti Bağımsız , Bağlantısız ve İki Toplumlu olmalıdır .
2- Her toplumun yönetimi altındaki topraklar , ekonomik ve toprak verimliliği ile toprak mülkiyeti esasları ışığında, görüşülmelidir .
3- Dolaşma ve yerleşme özgürlüğü , mülkiyet hakkı gibi prensip meseleleri müzakereye açıktır . Bunların görüşülmesinde İki Toplumlu Federal Sistem ve Türk Toplumu yönünden doğabilecek güçlükler de dikkate alınacaktır .
4- Federal Hükümetin görev ve yetkileri , Devletin Birliği ve Devletin İki Toplumlu mahiyetini koruyacak şekilde olacaktır .
Denktaş – Kiprianu arasında yapılan anlaşma da bu esaslara dayanmaktadır .
Burada İki Bölgeli , İki Toplumlu Federal yapının , temelleri ve skolaşası ( iskeleti ) bu dört maddedir .
Bu doruk anlaşması , birçok BMGK kararı ile de onaylanıp , BM ‘nin
bir ilkesi haline getirilmiştir .
Kıbrıs Müzakereleri , 11 Şubat 2014 tarihinde imzalanan ve yukarıdaki doruk anlaşmasının da, esas teşkil ettiği çerçeve budur.
BM ‘in de, iyi niyet misyonu olarak kabul ettiği bu prensipler içerisinde kalınarak , Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunabilir .
Yol haritası, budur .
Bunun içerisine başka haritalar koyarak , gidilecek yolu çıkmaza sürüklemeye , hiç kimsenin hakkı olmasa gerek .
Son günlerde bakıyoruz da , bu esaslar nerede ise bir tarafa itilerek . AB prensipleri , BM ‘ ler ilkelerinin yerini almak için, büyük oranda gayretlerin ortaya konduğunu , üzülerek görmekteyiz .
AB prensipleri ile oluşacak bir Federal Yapı , Kıbrıs Türklerinin adada sonunu getirmekten başka bir amaca, hizmet etmeyecektir .
Doruk anlaşmalarının dışına kayarak bulunacak çözüm , hele hele AB muktesebatının esas alınacağı bir çözüm şekli . Kıbrıs Türk Halkını maceraya sürüklemekten öteye gidemez .
Bu durumda , Federal Cumhuriyet için yapılacak anlaşmanın , AB’nin birincil hukuku olması da mümkün olmayacak .
Mülk edinme , dolaşım yerleşim ve çalışma hakkının sınırsız olarak Rum toplumuna sağlayan bir anlaşmada . İki Bölgeli , İki Toplumlu bir yapıdan bahsetmek mümkün olur mu ?
Doruk anlaşmaları, buna cevaz vermez .
Sn. Cumhurbaşkanı ve görüşme ekibi , gidişatın hangi minvale doğru gittiğinin farkında mı ?
“Sorunu çözeyim “ derken çözülmeye yüz tutmayalım .
Yama malzemesi olarak, kullanılmayalım .