Yıllarca, Kıbrıs Türk Halkına, bu adanın ortak sahibi değilmiş gibi muamele yapan.
Her türlü hakkını gasp eden, Rum ve destekçileri Yunanistan, 15 Temmuz faşist darbesi ile bardağı taşırmış ve Kıbrıs Türk Halkının, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında, garanti altına alınmış olan, can güvenliğini ve adadaki yaşam hakkını, güvence altına almak için, 20 Temmuzda adaya “Barış Harekâtı” gerçekleşmiştir.
Bunu hatırlattıktan sonra, adada ateş kes yapılmasının ardından, 25 Temmuz 1974, BM GK’nin çağrısı üzerine, İsviçre’nin Cenevre şehrinde bir konferans yapıldı.
Bu konferansa, Kıbrıs’tan Türk tarafını temsilen, Rahmetli Rauf Denktaş…
Rum tarafını temsilen, Glafkos Klerides…
Türkiye’yi Temsilen, Dış İşleri Bakanı, Rahmetli Turan Güneş…
Yunanistan’ı temsilen, Dış İşleri Bakanı Mavros…
İngiltere’yi temsilen de, Dış İşleri Bakanı Callaghan…
Gözlemci olarak da, BM, ABD ve SSCB konferansa katılmışlardır.
Konferans, 31 Temmuz 1974’de, karar alınarak, konferansa son verilir.
Konferansta, alınan karar:
“Adada, iki ayrı yönetimin varlığı teyit edilerek, kabul edilmişti.”
Adanın üç garantörü olan, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, bu anlaşmaya imzalarını attılar.
Adadaki Türk ve Rum temsilcileri olan, Denktaş ve Klerides de bunu kabul ederek, imzaları ile teyit ettiler.
Kararda, 15 Temmuz darbesi ile işgal edilen Türk yerleşim birimlerindeki işgal güçleri çekilecek, alınan Türk esirler serbest bırakılacaktı.
Rum ve Yunan tarafı, attıkları imzanın gereklerini yerine getirmeyerek, verdikleri sözleri tutmamışlardı.
İşgal ettikleri, Türk yerleşim birimlerinden çekilmemiş, aldıkları Türk esirleri, serbest bırakmamışlardı.
Adada, iki ayrı idarenin olduğu, daha 1974 ‘ de Cenevre’de, kabul edilmişti.
Tüm taraflar, buna, imza atmışlardır.
Cenevre Konferansında alınan kararlar, 1977 – 1979 Doruk Anlaşmalarının da temelini atarak “İki Bölgeli, İki Toplumlu Federasyon” kararlarının alınmasını da sağlamıştı.
Şimdi 11 Şubat 2014 Eroğlu – Anastasiadis mutabakatında, soruna aranan çözüm. Adada, “iki ayrı idareden doğacak bir federasyonun” yapılması.
Bunun temelleri, Cenevre’de atılmıştı.
Şimdilerde, bu ilkeleri veya kriterleri ortadan kaldıracak ve Kıbrıs Türk Halkını yeniden maceralara sürükleyecek, içte ve dışta bazı gayretlerin olduğunu, maalesef ibretle gözlemlemekteyiz.
Tarafların onayladığı, BM ‘in ilkesi haline gelen kriterler, bir yana bırakılarak, AB kriterleri, masaya getirilmeye çalışılmaktadır.
Kıbrıs Türk Halkı, yapılan bu manevraları, ibretle ve endişe ile izlemekte olup, kaderi ile ilgili olarak, yapılanları ve gelişmeleri mercek altında, muhakeme etmektedir.