Şehitlerimiz ne çabuk unutuldu?

14 Ağustos, Rum barbarlığının, tarihe siyah harflerle geçtiği tarih olsa gerek.

14 Ağustos, Rum barbarlığının, tarihe siyah harflerle geçtiği tarih olsa gerek.
14 Ağustos 1974 ‘ te, güçleri, masum ve silahsız Türk halkına yetebilen, barbar Rum ve Yunanlılar. Birçok sivil masum Türkü, hunharca, kalleşçe öldürüp, bazılarını da diri diri olmak üzere, toplu çukurlar açıp, tümünü bu çukurlara gömdüler.
Taşkent, Sandallar, Muratağa ve 1963 ‘ te, Ayvasıl’da yatan şehitlerimizin kaderleri, toplu mezarlara çevrilmiştir.
Temmuz ve Ağustos ayı, KKTC ‘ de şehitler ayı olarak takvimlere geçmesi gerek.
Bu aylarda, şehitlerimize, ne gerekirse, o yapılmalı.
Unutulmadıklarını…
Unutturulmayacaklarını, el aleme göstermeli, ilan edilmeli.
Unutmayalım ki, şu anda neyimiz varsa, onlara borçluyuz.
Kısaca “her şeyi” onlara borçluyuz.
Geçen gün, toplu mezarların olduğu yörelerde, şehitlerimizin yeterince, gereğince. Onların şanına uygun anmaların, olmadığını medyada, TV’lerde, sosyal medyada üzülerek öğrendik.
Bunlardan biri de, Taşkent şehitlerimizdir.
Taşkent’te 84 erkek kardeşimiz, 9 yaş üzeri olmak üzere katledilip. Toplu olarak Çukurlara atılıp, dozerlerle üzerleri toprakla örtülmüştür.
Köyün tüm erkekleri, nerede ise, katledildi.
Nüfus mübadelesi ile birlikte, Taşkent’teki kadın ve çocuklar Beş Parmak Dağlarının eteklerine yakın, yeni Taşkent Köyüne taşınmışlar.
Katledilen 84 şehidin 42 si, kuzeye getirilip, kuzeydeki yeni köydeki şehitlikte yatıyor. Gerisinin ise, DNA testlerinin yapılmakta olduğunu ve bilahare, onların da, şehitlikte diğer kardeşlerinin yanına gömüleceğini, yetkililerden öğreniyoruz.
Mevcut şehitlikte, 14 Ağustosta, anma töreni yapıldı.
Törene, hiçbir yetkili gitmedi.
Devlet midir?
Mahalli midir?
Daha belirlenememiş.
Yani protokol karmaşası varmış, anlayacağınız.
50 vekilden, Cumhurbaşkanlığından, bağımsız bakanlardan, bir Allahın kulu gitmemiş!
Bu yazıyı yazarken, rahmetli Rauf Denktaş’ı hatırladım.
Törenin şekli, ne olursa olsun.
İster devlet.
İster mahalli.
Bir şehit dahi olsa, o törene katılırdı.
Katılanlara, öncülük ederdi.
41 yıl sonra, devleti yönetenlerin.
Siyasilerin.
Şehitlerimizi, gerekçe ne olursa olsun, anmaktan vazgeçmelerinin.
Mazereti olabilir mi?
Yoksa şehitlerimizi anmamak, GYÖ’in bir kriteri haline mi getiriliyor?
Bu haber 9548 defa okunmuştur

:

:

:

: