Ülkemizde, ölüm olayları her geçen gün artıyor.
Trafik kazalarından ölümle, kanserden ölüm olayları yarışır hale geldi.
Sırası ile: kalp yetmezliği ve beyin kanaması ölümleri, ilk sırayı alıyor.
Denizdeki ölüm olaylarını da, yabana atmamak gerek.
Kadına şiddetin getirdiği ölümlere de, haksızlık yapmayarak, sıraya koyalım.
Her ölümlü trafik kazasından sonra, görsel basın, TV kanalları, dökülen ağıtlara, ağıtlar düzenleyerek haberlerinde geniş yer verirler.
Cenazelere katılıp, mevta yakınlarının, duygusal anlarını yakalamada da, yarışmadan geri kalmayız.
Kanser, kalp ve beyin kanaması sonucu ölüm olaylarının büyük bir kısmı, zirai ilaçların, bilinçsizce kullanılması ve denetimlerin yeterince yapılmamasından kaynaklandığını, tıp otoriteleri, sıklıkla açıklama gereğini duyarlar.
Nerede ise, bu tip ölümler, her gün arka arkaya gelmekte, birçok ailenin ocağı sönmektedir.
Bu tip ölümlerde de, ağıtlara ağıtlar düzeriz.
Camileri, mezarlıkları doldururuz.
Nerede ise, ertesi günkü, cenaze törenlerine hazırlık yaparız.
Bir önceki cenazelerdeki, teraneleri tekrarlamak için.
Bu davranışları, toplum olarak külli yaparız.
Cumhurbaşkanından,
Meclis Başkanından,
Bakanından,
Vekilinden,
Bürokratından,
Sendika Başkanından,
Dernek Başkanından,
Oda Başkanından,
Esnaftan,
Sade vatandaştan, v.s.
Hareketler, hep ayni.
Fakat bu ölüm nedenlerinin kaynağına inip, ciddi önlemlerin alındığını veya buna teşebbüs edildiğini duyan var mı?
Gören var mı?
Varsa, bizleri de haberdar etsin.
Kurullar oluştururuz.
Özel Komiteler aylarca, çalışır.
Sonuçlar, yetkili yerlere verilir.
Sonuç: NANAY.
Nasıl olmasa, camilerde, mezarlıklarda, ölen yakınlarının, duygusal ortamından yararlanarak, siyasi rant elde etmenin yolunu sokağını ararız.
Yoksa bu ölüm olaylarının kaynağına inilmesini, çözüme mi endeksledik.
Nasıl olmasa “tüm sorunlar bir anlaşma ile külliyen bitecek.“
Bu ölüm olayları, güneyde de ayni oranda.
Otoriteler, tarım ilaçlarının kullanıldığı, sebze ve meyvelerin yeterince denetilmediğinden dolayı, kalan kalıntıların neden olduğu bu tip ölümlerin önüne geçilmesi için, ciddi şekilde denetim yapacak olan, Hal Yasasının, ivedilikle Meclisten geçirilmesinde buluyorlar.
Bizim Hükümetimiz ise, bu yasanın ivedilikle Meclisten geçmesini sağlayacağı yerde, Hükümet Programında 18 ay geriye itti.
Ayni durum, elektrik santrallerinde de mevcut.
Kükürt oranı düşük akaryakıt alımı, 2016 yılına bırakıldı.
Millet zehirlenmeye devam etsin.
Ey Halkım;
Bile bile, sana kefen biçenlerden, daha ne zaman hesap soracaksın?
Elini çabuk tutmazsan, hesap soracak zamanın da olmayacak.