Kıbrıs konusunda neredeyse, çözüme en fazla yaklaşılan süreci yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimini Mustafa Akıncı’nın kazanmasının ardından, gerek Güney, gerekse Kuzey’de ciddi bir hareketlilik ve çözüm odaklı ivme yaşanıyor. Bu durum, elbette KKTC halkının, çözüme yakın bir ismi liderlik koltuğuna getirmesiyle, bir nevi tercih olarak da yorumlanabiliyor…
Liderler sıkı bir görüşme temposu içerisinde… Ve neredeyse tüm konuların masaya yatırılma süreci, tamamlanmış gibi görünüyor. Ancak;
Geçen bir yıllık süre içerisinde, oluşturulan spekülasyonlar ve medyaya yansıyan haberlerin, çözüm sürecinde, özellikle KKTC halkında, ciddi soruşu işaretleri uyandırdığı tartışılmaz bir gerçek halini aldı.
Çözümün olmasını en fazla isteyen bireyler dahi, çözümün kapsamı ve içeriği noktasında, şüphe duyar bir tavır sergilemekte…
Sokağın nabzına kulak verildiği zaman, özellikle de referandum süreci ile ilgili yeterli bilgi verilmediği sesleri yoğunlukta…
Annan Planı döneminde planın halka sunulması ve referandum öncesinde, planın incelenmesi fırsatının verilmesi örneğinden yola çıkan halk, bu kez yaşanılan süreç hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamaktan yakınıyor ve endişe duyuyor!
Gerçekleştirilen görüşmelerle ilgili detaylı bilgilerin, yalnızca Güney basınına yansıması ve yansıyan bu bilgilerin ise güvenilir olup olmadığı şüphesi, yakalanılan çözüm isteği havasını, yavaş yavaş söndürmeye başlıyor… Özellikle de mal mülk konusunda ortaya atılan spekülasyonlar, bu noktada en etkin gerekçe halini alıyor…
İşte tam da bu noktada, yani henüz referandumdan bahsedilmediği ve ortaya bir tarih konulmadığı noktada; Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, halkın güvenini oluşturması sorumluluğu ortaya çıkıyor.
Yani Akıncı’nın, halkı en gerçekçi ve açıklayıcı bir şekilde bilgilendirmesi, kafalardaki soru işaretlerini, olumlu veya olumsuz gidermesi gerekiyor! Bunun yapılmaması ve ortaya son dakika bir referandum sunulması halinde, çözüme bu kadar yaklaşılmışken dahi, referandumdan bir “Hayır” çıkması muhtemel… Yakın tarihte bunun örneğini “Anayasa değişikliği” konusunda da yaşadık! Halk, kendi kaderini belirleyecek bir adımda, acele etmeyi değil, emin olmayı ve bilgi sahibi olmayı istiyor!
Dolayısı ile burada beklenti, Akıncı’nın halkı doğru bilgilendirecek bir mekanizma oluşturması ve özellikle mal-mülk ve garantörlük konularında açıklayıcı olmasıdır…