1945’te kurulan, BM…
Dünyadaki sorunları ele alıp, insanların haklarının korunması amacı ile oluşan bir birliktir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ile dünyadaki tüm insanların, vazgeçilmez, devredilmez temel hak ve özgürlüklerinin olduğunu.
Bunların, doğumla kazanıldığı kabul edilmiştir. Teşkilatın, kuruluş amaçlarından biri olan, bu temel hak ve özgürlüklerin korunması ve yaşatılmasıdır.
19. ve 20. yüzyıllar, dünyamızda bağımsızlık yıllarının olduğu ve BM‘ler Teşkilatına, bir çok bağımsız devletin dahil olduğu, görülmektedir.
İkinci Dünya Savaşının galipleri ki dünyanın süper güçleri idiler, Oluşturulan BM’ler Teşkilatında, alınacak kararların. Kendilerini olumsuz şekilde etkilememesi veya istedikleri kararları geçirebilmeleri için. Teşkilat içerisinde, bir de Güvenlik Konseyi birimini oluşturdular.
İkinci Dünya Savaşının galipleri olanlar, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin. Güvenlik Konseyinin, daimi üyeleri oldular.
Bunların üyelikleri, sonsuza kadar devam edecek.
Daha sonraları, buna 10 üye daha eklenmiştir.
Bu üyeler, geçicidir.
Her iki yılda bunlar değişmekte, seçimle yeniden seçilmektedir.
Bu geçici üyelerin, daimi üyeler gibi veto hakları yoktur.
Daimi üyelerin veto haklarının kabulü ise, BM Teşkilatının demokratikliği konusunda, soru işaretlerinin doğmasına neden olmaktadır.
Dünyadaki sorunların çözümüne dayalı olarak, BM’nin bu demokratik olmayan yapısı ile Teşkilata bağlı olan. Teşkilat içerisinde olan diğer devletler, bu yapısı ile BM Teşkilatına karşı, yeni alternatif yollar aramaya başladılar.
Bunun sonucu olarak da, beş daimi GK üyesinin yanında, ayrı ayrı
Durmaya... BM Teşkilatı içinde bloklaşmaya gidilmiştir.
Bu yöntem de, uzun süre denendikten sonra, görülmüştür ki. Daimi üyelerin yaklaşımları, hep kendi menfaatleri doğrultusunda olduğundan, daha değişik teşkilatlanma yöntemlerini, aramaya başladılar.
Yeni umut olarak da, küreselleşmeyi veya globalleşmeyi, bir umut kapısı olarak gördüler.
Kurtuluşu, bunda buldular.
Sıkı sıkıya, sarıldılar.
Tırmanmaya, başladılar.
Fakat tırmandıkları ipin, çürük olduğunu, zirvenin yarısında gördüler ve tepe taklak aşağıya yuvarlanmaya, başladılar.
Globalleşmenin de, bir aldatmaca, bir göz boyamadan öte, bir şey olmadığını çok geç olarak gördüler.
Fakat başka bir şeyin de olmayacağını.
Olamayacağını da, anladılar.
Globalleşmede, globalizmin başını çekenlerin, mamanın başında oturduklarını gördüler.
Dünya insanlığını, globalleşme ile aldatan ve avutan Kapitalizmin.
Nasıl vahşice, dünyayı sömürdüğünü, globalleşmede, gördük.
Globalleşme de, dünya insanlığı için umut olmaktan çıktı.
Kapitalist sistemi yürütenler, yeni yeni modellerle ve isimlerle, dünyada at koşturtmanın projelerini, yapmakla meşguller.
Çünkü, mammalanmaktan , asla vazgeçmek niyetleri yok.