Cumhurbaşkanı Akıncı, geçtiğimiz günlerde, sivil toplum örgütlerini, Kıbrıs müzakere süreci hakkında, bilgilendirmek üzere, AKM ‘ de bir araya getirdi.
AKM’nin salonu, hemen hemen, tamamen doldu. Toplantıyı izleyen günlerde, bir çok sivil toplum örgütünün çağrılmadığı yollu şikayetlerin, basına yansıdığı da görüldü.
Eski listede, eksiklik olduğu, yapılan şikayetlerden, belli olduğu ortaya çıktı.
Akıncı, bir saat gibi bir zaman diliminde, gelen örgütleri bilgilendirmeye çalıştı.
11 Şubat 2014 mutabakat anlaşmasını, gelen örgütlere okudu. Bunun çerçevesi içerisinde olduğunu, bu çerçevenin dışına çıkma gibi bir niyetinin olamayacağının da, altını çizdi .
Egemenliğin, iki halktan neşet edeceğini, fakat bunun nasıl olacağını, ayrıntılı bir şekilde izah etmedi.
Görüşmelerde, yakınlaşmaların olduğunu, liderlerin 9 kez.
Görüşme heyetlerinin 41 kez.
Teknik Komitelerin ise, 89 kez bir araya geldiklerini açıkladı.
Gelinen noktada, Mülkiyette ve Yönetim ve Güç Birliğinde, tam manası ile anlaşmaya varılmadığını. Dönüşümlü başkalıkta, ısrarlı olacağını, siyasal eşitsek Federal Cumhuriyette, dönüşümlü olarak, bir Türkün gelmesinin kaçınılmaz olduğunu Rum tarafının ilerleyen zaman dilimi içerisinde, bunu kabul edeceğini umduğunu ve beklediğini belirtti.
Evet – Hayır kampanyalarının çok erken başlatıldığını, ortada ne evet, ne de hayır denilecek bir metnin olmadığını. Karşı tarafın bir harita verdiğini, fakat reddettiklerini de gelen örgütlere açıkladı.
T.C kökenliler için ise:
Hiç kimseyi, gemilere doldurup geri gönderme gibi bir düşüncelerinin olmadığını da, açıkça vurguladı.
Garantilerin ise garantörler tarafından karar verilecek bir konu olduğunun altını çizdi.
Akıncı’nın, sivil topluma, ana hatları ile özetlediğimiz açıklaması bu.
Şimdi, geçen gün, Rum yönetimi başkanı Anastasiadis Efendinin, ABD Chicago kentinde, Kıbrıslı Rum örgütlere Kıbrıs konusunda verdiği konferansta. Kıbrıs’ta çözümün ana hatlarını çizdi ve nihai çözüm için vazgeçilmezlerini, ABD ‘ deki Rum örgütlerine açıkladı.
Anastasiadis Efendi, kendisinin Kıbrıs sorununu çözmek istemesi ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da kendisiyle ayni vizyonu paylaşmış olmasına karşın. Çözümün Türkiye’ye bağlı olduğunu, iddia etti.
Eğer Türkiye ilgili kararlılığı göstermezse, 40 bin Türk askeri ve yerleşikler (TC kökenliler) geri gitmez ve gerekli toprak düzenlemeleri olmazsa, çözümün olmayacağını ima etti.
Bu söyledikleri kendi iddiaları.
Akıncı’nın, böyle bir vizyonunun olduğunu, yapmış olduğu açıklamalarından duyardık.
Bu yönlü bir açıklamanın, Anastasiadis’ten gelmesi ve Cumhurbaşkanı adına açıklamada ve iddialarda bulunması, ne siyasete , ne de diplomatik kurallara sığar.
Anastasiadis, bu yollu bir iddia ve açıklamayı yapma yetkisini ve cesaretini kimden alıyor?
Kıbrıs Türk Halkının seçtiği, bir Cumhurbaşkanı adına ve O Halkın kabul edemeyeceği iddialarda ve açıklamalarda bulunmak, Anastasiadis’in ve temsil etmiş olduğu halkın. Kıbrıs Türk Halkına olan bakış açısını ve zihniyetini göstermesi açısından da ders alınması gereken bir davranış. Akıncı’nın ayni vizyonu “paylaşmadığını” halkına açıklaması gerekmez mi?
Unutmayalım ki:
“Sükut ikrardan gelir.”