Bir tarafta, sendikalar.
Öğretmen sendikaları, Bakanlarına göz açtırmıyorlar.
Bakanları, ne diyorsa doğrudur.
O’dur.
Çünkü, bu Bakanın soyadı Dürüst’tür.
Soyadı, Dürüst olan Bakanın, her şeyi dürüst olmaz mı ?
Bir tarafta,üretici örgütleri.
Üretici birliklerinin sessizliği hayra yorumlanabilir mi ?
Çiftçiler.
Narenciyeciler.
Patates üreticileri.
Diğer üreticiler.
İstim tutmak üzeredirler.
Diğer tarafta, belediyelerimiz.
Belediyelerimiz ” isteriz de isteriz “diye bir nakarat, tutturdular.
“Biz yöneteceğiz“ diye.
Niye mi ?
Türkiye’den gelecek suyu.
Vallahi, yönetirler mi yönetirler, yani.
Elektriği, yönettikleri gibi.
Elektrik Kurum’unu atlamayalım.
Fatura istemeyen ve elektronik yollardan müstehliklere,
ulaşma yöntemini cazip hale getirmek için ” maktu ücretlerde rakamları düşürecekleri” açıklamasını yaptı.
Normal fatura isteyen müstehlikleri, bir tür cezalandırma yönünü mü seçti ?
Bu uygulama, Anayasanın “ eşitlik ilkesine” ters düşmez mi?
Hani kurum özerkleştirilip, sosyal devlet anlayışı ile halka daha ucuz elektrik hizmeti sunacaktı.
Kurum bunu değil de, liberal ekonominin rekabet sistemini, açmış olmuyor mu ?
Tüketicileri bu uygulama ile iki kutba bölmüş olmayacak mı?
Bakanlar Kurulu, bu uygulama için “evet” der mi ?
Göreceğiz.
İnşaat Müteahhitlerimiz darılmasın, onlar için de bu sütünlarda, yer var.
Onlar da, üç dört kez göçmen olmuş, Kıbrıs Türkünü, yeniden göçmenliğe yelken açtırmak için, Rum meslektaşları örgütlerle el ele mi verdiler ?
Ya, tüketicilerimiz ve kurumlarını atlamak, onlara, haksızlık olmaz mı ?
Tüketici olarak insanlarımız, yedikleri zehirli gıda maddelerinden dolayı, devleti idare edenlere, onkoloji hastanesi açtırmaları karşısında, Meclis’te bekleyen gıda güvenliği ve Hal Yasa Tasarısının yasalaşması konusunda verdikleri mücadeleyi de unutmak, mümkün mü ?
Futbol Federasyonumuz, başımızın taçı. Rum Yönetim’inin bir organı olan Kopa’ kulüplerimizi bir amatör takımı olarak sokma girişimini ve verdiği savaşımı da unutmak mümkün değil.
Yargımızın adalet dağıtmak için, çırpınışını ve siyasi erkten beklediği katkı ve donanım için verdiği mücadeleyi de aktarmadan geçmemiz, mümkün mü ?
Sanayi ve Ticaret Odalarımızın, Kıbrıs Türk halkı için dünyayla yaptıkları savaşımı, sonuçlarının “ sıfıra sıfır elde var sıfır “ suçlamalarının yapılması, bunun için de bu kurumlarımıza bu konularda yapılan eleştirilerin haksızlığını da ortaya koymak ve bu kurumlarımıza haksızlık yapıldığını söylemek de, boynumuzun borcu.
Bugün, ülkemizde, temel taş olan, kurumlarımızın durumunu ve hallarını irdelemek istedik.
İşte kurumlarımızın halları ve durumları.