Dün, TC Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 77 ‘ci yıl dönümü, törenler yapılarak anıldı.
Her Türk, Ata’sının kadrini bilerek, olanakları çerçevesinde, Ata’sını anmak ve minnetlerini sunmak için yarışa girdi.
Sosyal medya, nerede ise tıkanma ile karşı karşıya kaldı.
Türk Ulusu, Ata’sına, ahde vefasını göstermek için can havliyle uğraş verdi.
Ata’sını, kendine özgü olarak, anmaya çalıştı.
Biz de, Star Kıbrıs Medya grubu olarak, Ata’mızı saygıyla, minnetle tekrardan anıyoruz.
Bu günkü Editör köşesinde, Atatürk’ün Anadolu’da başlattığı milli Kurtuluş Savaşı ve sonrası yaptıkları karşısında. Batılıların, bunu bir ideolojik hareket görerek. Kemalizm adı altında, ideolojileştirmelerini
İşleyeceğiz.
Atatürk’ün milli mücadele yıllarında, başlatmış olduğu harekete, Batılılar, ilk kez “Kemalist Hareket “ adını vermişlerdi.
Batılıların, bu yakıştırması. Atatürk’ün giriştiği harekette, dünyadaki hiçbir ideolojiyi, kendine rehber edinmemesinden kaynaklandığı fikri de, ağır basmakta.
Gerçekten, Atatürk, milli mücadele yıllarında hiçbir ideolojiye, bağlanıp kalmamış, hareketleri ile kendine özgü bir ideoloji yaratmıştı.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun, bir ideolojiye sahip çıkılması yönündeki istemine karşılık:
Hiçbir ideolojinin izleyicisi olmadığını, taklitçilikten bilinçli bir şekilde kaçındıklarını. Eğer bir benzetme yapmak gerekirse, buna “ biz bize benzeriz “ biçiminde bir yanıt verilebileceğini, açıkça dile getirmişti.
Mustafa Kemal, askerlikten gelme bir önder olduğu için, askeri eğitimin temeli olan jeopolitik biliminin, verilerini, çok iyi biliyor ve bu bilinçle, Türkiye’nin dünya haritasında bulunduğu konumu, etkin biçimde değerlendiriyordu. Batı ile Doğu, Avrupa ile Asya Hristiyan dünyası ile İslam dünyası arasında sıkışmış bir konumda bulunan, Türkiye’nin. Gelecekte, bir Bağımsız Devlet olarak varlığını sürdürebilmesi için. Hiçbir politika ve ideolojinin izleyicisi olmaması gerektiğini biliyor. Türkiye’nin konumuna ve gereçlerine göre, yeni bir sentezci yaklaşım deniyordu. İşte onun bu özgün çıkışı, daha sonraları, Kemalizm kavramı ile tanımlanacaktı.
Mustafa Kemal’in yaptıklarından çıkan sonuçlar ile yıllarca ileri sürdüğü düşüncelerin, bir bütün olarak değerlendirilmesiyle Kemalizm, ortaya çıkmaktadır.
İdeolojilerin savaştığı işin, dünya savaşlarına uzandığı bir dönemde
Mustafa Kemal, ideolojik ve siyasal bağımsızlığı, bir arada götürmüş. Değişen koşullarda, Türkiye’nin, Ulusal çıkarlarını, kendine özgü biçimde, ortaya koymuştur.
İşte Kemalizm. Mustafa Kemal’in bu özgün tutum, davranış ve düşüncelerinin, ortak adı olarak tanımlanabilir.
Tıpkı Marks’ın, Lenin’in, düşüncelerine, topluca bir izm, yan yol anlamı ile de değerlendirme yapıldığı gibi. Batının dışında bir ülke olan Türkiye’nin, kurucu önderinin düşüncelerine ve çizdiği ulusal yola Kemalizm denilmektedir. Bu olgu, Batının önde gelen siyaset bilimcileri tarafından da benimsenmiş ve Mustafa Kemal’in eylemi ve düşünceleri, Kemalizm kavramı çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Öz olarak:
Kemalizm, Mustafa Kemal’in düşünce ve eyleminin, bir bütün olarak savunulmasıdır.
Ayrıca, Atatürk’ün izinden gitmek anlamında, Atatürkçülüğün de bilimsel adıdır.
Kemalizm veya Atatürkçülüğün mayasında “ Tam Bağımsızlık “ vardır.
“ Tam Bağımsız, Türkiye” vardır.
Yüce Atam.
Yokluğun, Türkiye’de değil.
Dünyanın, her yerinde, hissedilmekte.
Duyulmaktadır.
Seni Rahmetle, Saygıyla, Özlemle, anıyoruz .