yalcincemal@hotmail.com Yarın, KKTC ‘nin ilanının 32’ci yıl dönümü.
Kıbrıs görüşmelerinde gelinen, son nokta itibarı ile, yarın yapılacak olan törenlerin, ayrı bir anlamı olmalıdır.
Kıbrıs Türk Halkı, niye, Devlet kurup, ilan etme gereğini duydu?
Çoğu insanımız, ilan edilen devletin varlığından rahatsız.
Fakat nimetlerinden nemalanırken, ayni rahatsızlığı duymuyor.
Aksine, büyük bir de haz duymaktalar.
Kıbrıs Türk’ü, adaya, Rumlar geldiğinde, hiçbir zaman karşı çıkmamış.
Onları, bu adanın bir varlığı olarak görmüş ve muamele yapmıştır.
Bu böyle olmasa idi, adada Rum halkı olur muydu?
Daha, Osmanlı Devletinin, idaresinde bile, adayı Osmanlıdan koparmak ve Yunanistan’a bağlamak için, illegal çalışmalar yaparak. Enosis yolunda, adada örgütlenmeye girişmişlerdi.
Küçük Mehmet Paşa, yapılan isyan ve ayrılıkçı hareketleri karşısında, zamanın Baş Piskoposu ve harekete katılan diğer, papazları. İmparatorluğa karşı baş kaldırmak ve adayı Yunanistan’a bağlamak hareketinden dolayı, astırmıştı.
Osmanlının, Almanya yanında, Birinci Dünya Savaşına girmesi karşısında. Adadaki Kıbrıslı Türklere karşı, İngiliz sömürge idaresinin tavrı sertleşmiş. Rum Topluluğu adeta, İngiliz Krallığının “ şımarık çocuğu “ haline getirilmişti.
İngilizler, Anadolu’ya asker çıkarması karşılığında, Yunanistan’a Kıbrıs adasının verilebileceği vaadinde bulunmuş. Bunun için de yeşil ışık yakmıştı.
Birinci Dünya Savaşının, Türk Kurtuluş Savaşına dönüşmesi karşısında. Yunan askerlerinin Anadolu’yu işgal girişimleri, Rumların ve Yunanlıların, umutlarını tekrar yeşertmiş. Adadaki taşkınlıklarını, Türk Halkı üzerinde, artırarak devam ettirmişlerdi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, zaferi ile sonuçlanan Milli Kurtuluş Savaşı esnasında. İngiltere’nin vaadi ve Yunanistan’ın da teşviki ile Rumlar, Enosis yolundaki hareketlerini, daha da tırmandırma kararı aldılar.
Baf’ta, Yeni Camide Leymosun’da, Köprülü Camisinde, ibadette olan Türkleri, camilerde yakma girişiminde bulundular.
Adanın çeşitli yerlerinde, Türklere karşı her türlü saldırılarını devam ettirdiler.
Birinci Dünya Savaşından sonra, çok kısa bir zaman içerisinde çıkan İkinci Dünya savaşı. Ada Rumlarını, Enosis hayallerini, buzdolabına koyarak, zamana yayılmasına itti.
Altı sene süren Savaşta. Ada Rumları ile ada Türkleri, çeşitli cephelerde, İngiliz sömürge idaresinin militarist gücü olarak, savaştı.
1945 ‘ te, Savaş sona erdi.
Kıbrıs Rumları 1955 ‘ te, adanın Yunanistan’a bağlanması için, terör örgütleri olan EOKA teşkilatını kurdular.
Hedefte, hem ada Türkleri.
Hem de, İngilizler vardı.
Değişen ve gelişen dünya koşullarında, adanın Yunanistan’a verilmesi, İngiltere’nin işine gelmedi.
Bunun için, ada Türklerini ileri sürdü.
Kıbrıs Türkleri de, buna karşı oldukları için, İngiltere ile bir nevi
bağlaşıklığa girildi.
Enosis’e en büyük engel, ada Türkleri idi.
İngiltere nasılsa “ misafir .“
Enosis için, en büyük engel olan Kıbrıslı Türkler, engel olmaktan çıkarılmalıdır.
Bunun için, ada Türklerine, yani bizlere , adanın her yerinde.
İmha hareketlerini başlattılar.
Bir çok karma köylerdeki Türkler, daha salim yerlerdeki Türk köylerine göç ettirildiler .
Canlı cansız, tüm malları talan edildi.
Birçoğu hunharca öldürülerek, şehit oldular.
Birçoğu, diri diri yakıldı.
Bu durum 1960 yılına kadar devam etti.
1960 ‘ ta, bu ortamda, Kıbrıs’ı yeniden birleştirmeye çalışan Devletler, Türkiye ve Yunanistan da dahil edilerek. Soruna, adada ortak bir Cumhuriyetin kurulması ile son verileceğine, karar verirler.
Londra ve Zürih Anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturulur.
Kıbrıs Rumları, bu Cumhuriyete attıkları imzayı, çok kısa süre sonra, kamuoyuna.
“Bu Enosis yolunda bir köprü olacak ” diye açıkladılar.
Bu köprünün devreye girmesi için de, üç yıl beklediler.
Cumhuriyetin üçüncü yılında “ Akritas Planı “ ile adadaki Kıbrıs Türklerini imhaya başladılar.
Kıbrıs Türkleri, adanın % 3‘üne sıkıştırılarak, getto hayatına silah zoru ile itildiler.
DEVAMI YARIN